Dayanaksız bir pes ayini
Meryem Güneş
"Kocasının ikinci bir kadınla evlenmesine izin veren kadının anlattıkları pes dedirtti." Hadi o zaman hala demediyseniz, hep beraber pes diyelim.
"Kocamın evlenmesine nasıl mı izin verdim" başlığıyla, bir kadının sosyal medyada yaptığı paylaşım, milletin, özellikle kadınların tepki yorumlarıyla viral olunca, video ve yorumlar haberlere de konu oldu.
Neye pes dediğimizi bilmeden, pes demeye başlayan bir milletiz biz. 'Pes'imiz her daim dilimizin ucunda hazır zaten. Demeye çıkacak yer arıyor. Altın günü gibi, pes günü tertip etmeye az kaldı.
Neye şaşırıyor neye pes diyorsunuz ki? Elbette kimse kocasını bir başka kadınla paylaşmak istemez. Kimse sevdiğini bir başkasına kaptırmak istemez. Ama düşünün bir, yabancısı olduğumuz bir durum mu bu? Değil. İçinde büyüdüğümüz gelenek buna pes demiyor ve inandığımız din de her ne kadar Allah kuranda; gücü yetecek ve eşlerine adaletle davranabilecekse, birinin hakkını ötekinin hakkı üstünde tutmayacaksa, erkeğin birden fazla kadınla evlenebileceğini söylüyor. Ama bununla beraber bir erkeğin tek bir kadınla evlenmesinin, onun için daha hayırlı olacağını da ekliyor.
Elbette bu da tartışılır tarihselci yaklaşımlarla farklı tefsir edilebilir. Elbette gevşek uçkurluların, bu ayetlerden cesaret alarak sadece ilk kısmını referans alıp, haklı olarak üstüne kuma almak istemeyen kadınlara, 'Sen Allah'ın ayetine karşı mı geliyorsun, Allah'ın bana helal ettiğini haram mı etmeye çalışıyorsun' diye çıkıştığını biliyor ya da etrafınızdaki örneklerden görüyorsunuz.
Elbette bu durumdaki her bir kadın 'Haşa ben ne helali haram ederim ne de Allah'ın ayetine karşı gelirim, sadece Allah'ın tavsiyesini ve hakkı tavsiye ederim.' Diyebilir.
Gelenek, görenek, atamız, ceddimiz diye üstünüzde taşıdığınız, salt bir kostüm mi ki o pes demiyor da siz pes diyeceksiniz. İnandığınız din, taptığınız Allah pes demiyor da siz mi pes diyeceksiniz. İnanmıyor olsanız, kutsamıyor olsanız buyurun pes meclisine.
Geçmişten, günümüze Anadolu'da çocuk sahibi olamayan çiftlerden; kadınların, kocaları için eş, kendileri için kuma aradıklarını ve görücüye çıktıklarını ve Allah'ın emri peygamberin kavliyle istediklerini görmediniz diyelim, hiç mi duymadınız?
Dindar muhafazakâr cenahta durum böyleyken, seküler bir yaşam modelini benimseyenlere ne demeli? Hiç yeltenmeyin, size de 'pes' deme hakkı yok.
Erkektir yapar, görmezden geleceksin, duymazdan geleceksin anlayışı aslında seküler cenahta da durumun çok farklı olmadığını ve hatta kayıt dışı olmasıyla durumun daha vahim olduğunu düşünebilirsiniz.
Magazinsel içeriklerin neredeyse yarısı, falanca ünlü, filanca ünlüyle eşini aldattı, haberlerinden oluşuyor.
Hatırlamıyorum şimdi belki hatırlayanlarınız çıkar. Paparazi muhabirlerinden biri, 'Eşiniz sizi aldatıyor mu?' sorusuna cevaben: Bilmiyorum, bilmedikçe de sorun görmüyorum. Diye cevap vermişti.
O zaman buradan bir pes ayini çıkmaz kimseye. Tabi eğer İsviçre'nin Maienfeld beldesinde, Alplerde yaşayan Heidi'nin köylüsü değilseniz.