Yemeğin Milleti Yoktur Coğrafyası Vardır

Mehmet Kudat

Mehmet Kudat

21.04.2025 03:16

Mezopotamya Sofralarının Hafızası

Chef Mehmet Kudat'ın kaleminden şekillenen bir lezzet ve kültür yolculuğu: Mezopotamya halklarının sofrasından bugüne uzanan bir gastronomi mirası…

Son Diyarbakır seyahatimde, Dicle Nehri'nin ana kaynağına yakın, kadim bir yer olan Lice'nin Bırtleyen Mağaralarını ziyaret ettim. Bu mağaralar, tarihin çok öncesinden bugüne kadar sayısız uygarlığa ev sahipliği yapmış, Mezopotamya'nın saklı hafızasını barındıran doğal arşivler adeta.

Bu eşsiz yolculukta arkeolog Doğan şan tur rehberi Mehmet Peker, gazeteci Adnan Ateş ve Gastronomi Chefi, aynı zamanda Ür-Ge Müdürü Ömer Oğuz ile birlikteydik. Hepimiz, bu coğrafyanın ruhunu ve zamanın izlerini taşıyan sofralarına, taşlarına, otlarına tanıklık ettik.

Yemek, yalnızca karın doyurmak değildir," diyor gastronomi yazarı Chef Mehmet Kudat.

"Kimi zaman bir özlemi bastırmak, kimi zaman bir anıyı canlandırmak için kurulur sofralar… Ve yemeğin milliyeti yoktur, coğrafyası vardır."

Bu sözler, binlerce yıllık kültürün yoğrulduğu Mezopotamya mutfağının ruhunu belki de en sade ve etkileyici şekilde tanımlar. Çünkü bu topraklarda pişen her yemek, yalnızca bir tarif değil; bir halkın geçmişi, bir annenin mirası, bir çocuğun hafızasıdır.

Mezopotamya, yani Dicle ile Fırat arasında kalan o verimli hilal, sadece uygarlıkların değil, mutfakların da doğduğu yerdir. Kürt, Ermeni, Süryani, Arap, Türkmen, Yahudi ve daha nice halk; kendi seslerini, baharatlarını, tandırlarını bu topraklarda harmanladı.

Ortaya, sınır tanımayan ama hafıza dolu sofralar çıktı.

Her tarif, tarihle konuşur:

Harissa'nın tok tadında savaşlardan kalan dayanıklılık,

Perde Pilavı'nın içinde düğünlerin sevinci,

Kuru kayısıyla pişen etin içinde, tatlıyla tuzluyu yan yana yaşatabilme bilgeliği gizlidir.

Chef Mehmet Kudat, bu mutfağa sadece yemek olarak değil, bir medeniyet dili olarak yaklaşan ender isimlerden biri.

Yemekle düşünceyi, tarifle tarihçeyi buluşturan kalemiyle Kudat, mutfağı sadece damakla değil, hafızayla da kavrayan bir yaklaşım sergiliyor.

Bugünün dünyasında, mutfak sadece karın doyurmaz; bağ kurar.

Mezopotamya'nın zengin mutfağı da bunu bize her lokmada yeniden hatırlatır. Çünkü bu topraklarda yemek, sadece yemek değildir.

Bir halkın hafızası, kültürün taşındığı bir dile dönüşür.

Gastronomi Yazarı – Danışman Chef Mehmet Kudat

title