Türkiye'nin gastronomi turizmi potansiyeli, son yıllarda sadece birkaç şehir üzerinden tanıtılırken; Anadolu ve Mezopotamya'nın kadim mutfak mirası gölgede bırakılıyor. Gastronomi yazarı ve şef Mehmet Kudat, bu duruma dikkat çekerek Turizm Bakanlığı'na "hakkaniyetli destek ve eşit dağılım" çağrısında bulundu.
Kudat'a göre Türkiye, gastronomi açısından dünyanın en zengin coğrafyalarından birine sahip:
"Bizim mutfaklarımız yalnızca kebap veya birkaç yöresel yemekle sınırlı değil. Mezopotamya'dan gelen doğal fermantasyon teknikleri, taş fırın kültürü, şırdan mayasıyla peynir üretimi, Anadolu'nun binlerce yıllık sofraları var. Fakat bu hazineler çoğu zaman göz ardı ediliyor. Bakanlık desteği birkaç ile yoğunlaştırılıyor, diğer şehirler ise unutuluyor."
"Yerel Etkinlikler Ses Getirebilir"
Kudat, gastronomi turizminin yalnızca büyük organizasyonlarla değil, küçük ama etkili etkinliklerle de tanıtılabileceğini belirtti. "Mezopotamya Sofrası", "Kadim Tatlar Buluşması" veya "Anadolu Fermentasyonları" gibi tematik organizasyonların uluslararası basında dahi ses getireceğini ifade etti.
UNESCO İçin Adaylık Önerisi
Şef Kudat ayrıca, Anadolu ve Mezopotamya mutfak kültürünün UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi'ne aday gösterilmesini önerdi. "Bu sadece gastronomi değil, aynı zamanda kültürel bir mirasın korunması anlamına gelir. Türkiye mutfağı dünyada hak ettiği noktaya ancak böyle taşınabilir" dedi.
Yetkililere Açık Çağrı
"Benim gibi bu işe gönül vermiş onlarca şef, yazar ve araştırmacı var. Hepimizin tek isteği, hakkaniyetli bir yaklaşım. Turizm Bakanlığı'ndan beklentimiz, sadece belli şehirleri değil tüm Anadolu'yu kapsayan bir destek politikasıdır."