Kerem Katıoğlu

Hayatta seçenek nasıl sunulmalıdır?

24.06.2025 08:02
Haber Detay Image

Neden seçenek sunumu önemlidir?

Seçenek vermek, karşımızdakine değer verdiğimizi gösterir; ancak fazla seçenek, karar verme süresini uzatır ve tatminsizliği artırır. Psikolojide "seçenek aşırı yükü (choice overload)" olarak bilinen bu durum, çok sayıda alternatif sunulduğunda hem karar süresini hem de pişmanlık hissini büyütür. 2024'te çevrim-içi yemek siparişi uygulamalarında yapılan bir araştırma, menüde 12'den fazla yemek bulunduğunda siparişi terk etme oranının %17 arttığını ortaya koymuştur Benzer sonuçlar, laboratuvar çalışmalarında da gözlemlenmiştir. İki Columbia Üniversitesi araştırmacısının ünlü reçel standı deneyi, altı çeşitle satışların altı kat arttığını göstermiştir.

Psikolojik temel üzerinden değerlendirdiğimizde, 1952'de William Hick ve Ray Hyman, karar verme süresinin sunulan seçenek sayısıyla logaritmik olarak arttığını göstermiştir. "Hick's Law" olarak bilinen bu ilke, bugün kullanıcı deneyimi tasarımından market raf düzenine kadar pek çok alanda rehber kabul edilmektedir. Kısacası seçenek sayısı azaldıkça seçim hızlanır, memnuniyet artar.

Aile içinde ise seçenek sunumlarını belirleyerek yapmamız doğru olandır. "Ne yiyelim?" yerine "Makarna mı, fırında tavuk mu istersiniz?" veya "Temizlik malzemesi al" demek yerine marka ve adet belirtmek ince noktadır. Aksi hâlde deterjan reyonundaki 40 ürün karar felcine yol açacaktır.

Çocuk gelişim uzmanları, 7-12 yaş aralığında iki-üç seçenek vermenin özgüven geliştirdiğini vurgular. "Ne giymek istersin?" yerine "Mavi tişört mü, kırmızı tişört mü?" ya da "Bir şey ister misin?" demek yerine "Elma mı yoğurt mu?" gibi.

Bu yöntem, hem ebeveyni tartışmasız bir kararsızlıktan kurtarır hem de çocuğa kontrollü özgürlük tanır.

Arkadaş çevresinde de aslında durum aynıdır. Toplu kararlarda "Ne yapalım?" sorusu genellikle telefonda uzun sessizlikler yaratır. Bunun yerine: "Sinemaya mı gidelim, sahilde yürüyüş mü yapalım?" "İtalyan mı yoksa Uzak Doğu mutfağı mı?" gibi seçenekler spesifik olarak belirlenmelidir. Alternatifler iki-üçle sınırlıysa plan hızlıca netleşir, kimse "Ben fark etmez" tuzağına düşmez.

İş ortamında doğru seçenek sunmak daha fazla önem arz etmektedir. "Konuşacak ne var?" yerine önceden üç madde içeren gündem yollamak akıllıca olandır. Özellikle misafir ağırlarken işletmelerde "Ne içersiniz?" sorusu sonsuz olasılık demektir. O sebeple menüler vardır. Ama evlerimizde ya da iş ortamında "Türk kahvesi mi filtre kahve mi?" diyerek servis hızını da kaliteyi de yükseltebiliriz.

Misafirperverlikte seçeneğin belirlenmesi ve kurallara uygun şekilde sunulması memnuniyeti daima arttırır. Evde veya otelde "Çay mı kahve mi?" ya da konaklama tercih anında "Yüksek kat mı, bahçe katı mı?" gibi. Bu netlik, misafire kendini özel hissettirir; hizmet verenin de stok ve zaman yönetimini kolaylaştırır.

Seçenek silahının doğru kullanılması üzerine bazı ipuçları şöyle olabilir;

En fazla beş seçenek sunun: İki ila beş arası alternatif hem özgürlük hem yönlendirme sağlamaktadır.

Kategorize edin: Kitapçıda "Roman / Kişisel Gelişim / Çocuk" başlıkları yoksa raflar arasında kayboluruz.

Varsayılan öneri sunun: "Kahvaltı menümüzü öneririz, isterseniz tost seçeneklerimiz de var" gibi.

Görsel hiyerarşi kullanın: Market rafında popüler ürünleri göz hizasına koymak, kararı hızlandırmaktadır.

Gerektiğinde ön-eleme yapın: "Kuru mu yağlı cilt için mi arıyorsunuz?" sorusu, kozmetik reyonunda danışanın işini kolaylaştırır.

Seçenek sunmak, karşımızdakine saygı göstergesi olduğu kadar bir rehberlik sorumluluğudur. Az ama öz alternatifler, hem karar hızını artırır hem de memnuniyeti yükseltir. İster aile sofrasında ister kurumsal toplantıda olun; "Beyaz mı siyah mı?" kadar basit bir soru, hayatı hem sizin hem muhatabınızın gözünde kolaylaştırır.

Unutmayalım ki: Seçenek sayınız azaldıkça, seçeneklerinizin değeri artar.

Yazarın Tüm Yazıları

title