Lisede okurken boyu ve İngilizcesi bizden bir tık ileri olan bir arkadaşımıza "Amerikalı" diye isim takılmıştı. 1963'lü yıllarda şakadan bir hitap olan bu deyimi yıllar sonra Anayasanın 66. maddesi nedeni ile "Türkiyeli", "Türk" tartışmalarında anımsayacağım aklımın ucundan geçmezdi.
Türk Ulusu kavramı yerine önerilen 'Türkiyelilik' tanımı, kamuoyunda derin tartışmalara yol açarken, bu tartışmaların uzun zaman süreceğini düşünmekteyim.
Bu konuda tarihçi ve yazar Prof. Dr. İlber Ortaylı, tekrar gündeme gelen, Türk ve Türkiyeli kelimelerinin kavramını ve farkını sert bir şekilde eleştirdi.
Birçok kanalda bu iki kavramı yorumlayan ve ayrıca yazan Ortaylı, eleştirilerini sunarken şu ifadeleri kullandı:
"Türkiyeli doğru bir tabir değil. Mesela Fransa karmakarışık bir ülke. Bugün de hala öyledir onlar. Ama burada Fransız dediğin zaman hepsi anlaşılır. Bir sürü göçmen de vardır orada. Burada da öyledir. Türkiyeli diye bir laf yok. Tercüme edebilir misin? Böyle saçma kelime olur mu?"
Hatta Ortaylı: "Türkiyeli Ne Demek Yahu?" diye sorup,
'Türkiyeli' ifadesini eleştirerek, bunun hem dil hem de mantık açısından geçerliliği olmayan bir kavram olduğunu vurguladı... Alman da birden kendine Almanyalıyım mı diyecek?" dedi.
Sonuç olarak Ortaylı "Ben Türkiyeli değilim, Türk'üm. Türk Türk'tür." dedi.
Prof. Dr Erhan Afyoncu' da : "Türkiye'de bazı kesimler farklı etnik kökene sahip birisi kimliğini ifade edince 'özgürlük ve demokratik hak'' olarak görüyorlar. Türk'üm deyince 'ırkçılık, faşizm' olarak yorumluyorlar. İsteyen kendi kimliğini istediği gibi ifade eder.Hiçbir engel yoktur. Ancak bizim kimliğimizi sınırlamaya kalkmasınlar. Biz Türkiyeli değil Türk'üz." diyordu.
Fakat Mehmet Metiner, gazetesindeki köşe yazısında "Terörsüz Türkiye" süreciyle ilgili olarak yapılan "Türklük" ve "Türkiyelilik" tartışmaları üzerine bu görüşleri şiddetle eleştirerek "Suretimizden ve safımızdan görünenlerden korkun! Çünkü asıl sabotaj onlardan gelecek...
Bir Kürt 'Ben Türkiyeli bir Kürdüm!' dediğinde "Bunu diyerek bölücülük yapıyorsun. Sen Türk'sün. Gayrı sözler bölücülüktür!' türünden sözlere ve suçlamalara muhatap olacaksa sorarım ben size değişen nedir?" diyor ve yukarıdaki görüşlere karşı çıkıyordu.
Siyasetçi Baskın Oral gibi bu görüşte olanlar genel olarak "Türk teriminin bir alt kimlik, Türkiyeli teriminin ise bir üst kimlik" olduğunu ileri sürmektedirler. 10 ağustos 2025 günlü Hürriyet Gazetesindeki köşesinde Ortaylı konuya tekrar dönerek şöyle diyor:
"Türk ve Türklük tartışması" başlığı altında okuması yazması kıt olanlardan birisi "ben Türkiyeliyim ama Kürt'üm" demek istemiş. Ne derseniz deyiniz, bununla birlikte kendisine aynı şekilde "ben Türkiyeli değilim, Türk'üm" diyen birine (Erhan Afyoncu'ya) hakaret ediyor. "Memleketin adı gerçekten Türkler tarafından kondu" dersem yanlış olur. Tarihçilerin kaynaklarda belirttiği üzere "Turkiya" ya da "Turkmenya" gibi isimleri Küçük Asya'yı çok iyi tanıyan, burada ticaret yapan Cenevizli ve Venedikli tüccar aileler koydu. Bütünorta zaman Alman seyyahları "Turkei, Türkenland" veya Fransızlar "Turquie" derlerdi.."
Alman, İngiliz, Fransız, Bulgar, Yunanlı vs. dediğimiz doğrudur. Buna karşı Panamalı, Suriyeli, Mısırlı dediğimizde de yanlıştır diyemeyiz.
Bana bu hususu bir Anayasa Profesörü şöyle sormuştu; "Siz Alman vatandaşı olursanız, Alman olur musunuz?"
Ben de "Türk soylu olarak kalırım fakat kayıtlarda Alman vatandaşı olmuş sayılırım" diye cevap vermiştim.
Çünkü kendimi bildim bileli önce ailem ve sonra ben kendimi "Türk" olarak bildim, Türk olarak ağladım, Türk olarak güldüm, tasada ve kıvançta Türklüğü paylaştım.
Zaten o yıllarda ayrımız, gayrımız da yoktu. Okulda Kürtçe, Arapça bilenlerde vardı. Hepimiz herkesle kardeşçe yaşıyorduk ve bebek katilleri henüz ortada yoktu.-
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 66/1. maddesine göre "Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk'tür"
Burada devlet ile vatandaş arasındaki bağın hukuki bir bağ olduğu görülmekte ve bu bağ kurulduğunda tüm vatandaşların Türk olduğu kabul edilmektedir. Bu düzenlemede etnik köken, dil, din, kültür, mezhep ayrımı olmadığı görülmektedir. Yani Türk Devletinin vatandaşı olmak etnik kimliği etkilenmez.
Öte yandan Türkiyeli denildiğinde hukuki değil coğrafi bir bağ söz konusu olmaktadır.
Bilindiği gibi ulus kavramını açıklarken ırk birliği, dil birliği ve din birliği gibi objektif ve manevi bağlar, duygu birliği gibi de sübjektif bağlar göz önünde tutulur.
Görüşlerini benimsediğim Ernest Renan'a göre, "insan ne ırkının, ne dilinin, ne dininin, ne nehirlerin izlediği yolun, ne de sıradağların yönünün eseridir. Sağlam duygulu ve sıcak kalpli insanların bir araya gelmesi manevi bir şuur yaratır ki buna millet denir"
Yazar, ulusu "birlikte acı çekmiş, sevinmiş ve birlikte umut etmiş olmak " şeklinde özetlemiştir. Bu konuda daha geniş bilgi için Doç. Dr. B. Bahadır Erdem'in "Türk Vatandaşlık Hukuku" adlı kitabını okumanızı tavsiye ederim.