Tüketici Haftasında Sorunlar

İzzet Doğan

Dünyanın her yerinde 15 Mart günü Dünya Tüketiciler Günü olarak kutlanmaktadır. Birleşmiş Milletler'in 1985 yılında aldığı kararla 15 Mart günü, Dünya Tüketici Hakları Günü olarak kabul edilmiştir. Ülkemizde ise her yıl 15 Mart Dünya Tüketiciler Günü'nün içinde bulunduğu hafta, 15-21 Mart Tüketiciyi Koruma Haftası olarak kutlanmaktadır.
Tüketicinin korunması ile ilgili olarak Anayasamızın 172. maddesinde; "Devlet, tüketicileri koruyucu ve aydınlatıcı tedbirleri alır, tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini teşvik eder" denmektedir.
Tüketici derken, tüketiciyi müşteriden ayırmak gerekiyor. Tüketici, bir ürün ya da hizmeti nihai kullanım amacıyla satın alan kişidir. Yani tüketici, son kullanıcıdır. Müşteri ise belirli bir işletmeden düzenli aralıklarla alışveriş gerçekleştiren kişidir.
Müşteri kavramı daha yerel ve insani bir boyut taşır; müşteri ile satıcı arasındaki ilişki daha sıcak ve samimidir. Eğer bir yerin müşterisi iseniz, oraya uğradığınızda sınırlı da olsa söyleşi olanağı bulabilir, çay kahve bile içebilirsiniz. Satıcı, istediğiniz ürün geldiğinde size haber verebilir. Müşteri olduğunuz iş yeri, size bir bakkal defteri bile açabilir, veresiye alışveriş olanağı sağlayabilir.
Tüketici, her şeyin ekonomik ilişkilere indirgendiği bir kesimdir. Tüketicinin ilişkisi daha çok satıcı ile değil, vitrinledir. Müşteri ile satıcı karşılıklı konuşur, pazarlık eder ama tüketici olarak girdiğiniz bir markette yalnızca kameralarla izlenirken raflara ve etiketlere bakarsınız.
Etiketlere bakıp indirimli ya da uygun diye bir ürünü satın alarak kasaya yöneldiğinizde sizden etiketteki fiyattan daha fazlasını isteyebilirler. Siz bilinçli bir tüketici iseniz, tüketici yasasını hatırlatır ve kasada gördüğünüz fiyatı değil, rafta-tezgahta gördüğünüz fiyatı ödemek hakkınızdır.
İndirimli ürünlere çok dikkat etmek gerekir. Çünkü ne yazık ki bazı marketlerimiz, son kullanma günü geçmiş ürünleri satmakta sakınca görmemektedir. Yine özellikle yumurta başta olmak üzere indirimler, son kullanma tarihine çok az bir süre kalmış ürünlerde yapılmaktadır. Eğer son kullanma tarihini okumazsanız, bunun farkına varamazsınız. Ürünlerin son kullanma tarihleri bazen ambalajdaki başka yazıların üzerine yazılmakta veya silik yazıldığı için okunamamaktadır.
Tüketici bazen aldığı ürünün fiyatının değişmediğini görerek sevinmekte, ancak dikkat etmezse fiyatları artmamış görünen ürünlerin gramajlarının azaltıldığının farkına varmamaktadır.
Aynı marka ürünlerin fiyat etiketleri marketlerde farklılık göstermektedir. Bu yüzden zamanı ve yürüme gücü olan tüketiciler market market gezip etiket incelemesi yapmakta ya da ucuz satılan bazı kurumlardan alışveriş yapabilmek için geceden kuyruğa girmek zorunda kalmaktadır.
Eskiden Avrupa'da meyvenin taneyle, sebzenin ve etin gramla alındığını bilirdik. Tane ve gramla alma konusunda Avrupa'ya benzedik. Ancak farklarımız var; onlar tasarruf kültürü nedeniyle bu şekilde alışveriş yaparken, biz yoksulluk nedeniyle bu yöntemi seçtik. Üstelik onlarda "çıktı ürün" ve çöpten toplama yokken, bizde çok yaygın olmasa bile akşam saatlerinde pazarlarda yoksul tüketicilerin artan sebze ve meyveleri aldıklarına tanık olmaktayız. İhraç ettiğimiz bazı ürünler sağlığa aykırı olduğu gerekçesiyle ülkeye geri gönderildiğinde, bu ürünlerin pazarlandığı da ileri sürülmektedir.
Arı görmemiş balın, süt görmemiş peynirlerin satıldığı söylenmektedir.
Tüketici için en olumsuzu, satın alma gücünün azalmasıdır. Enflasyonun önlenemediği dönemlerde tüketici, zeytinyağını ve ayçiçeği yağını bardakla, eti ve peyniri gramla, portakal ve elmayı taneyle satın almak zorunda kalmaktadır. Bu yıl Ramazan ayında sofralarımızda bulundurmaya çalıştığımız hurmanın bile taneyle satılacağı söylenmektedir.
Zaten balık, kuru yemiş ve benzeri şeylerin yanına yaklaşılmamaktadır.
İşte böyle bir ortam içinde televizyonlarda "balıkla beslenin; badem, ceviz, fındık, fıstık yiyin" tavsiyeleri ile programlar yapılıyor. Bu programlarda yapılan yemek tariflerinde kullanılan bazı malzemelerin adları tüketici tarafından bilinmiyor. Tarifi yapılan yemeklerin bir kısmı Fransız mutfağından, bir kısmı ise İtalyan, İspanyol veya Çin mutfağından.
Yoksul ve alım gücü zayıf tüketiciler için hem besleyici hem de ekonomik tarifleri içeren bir program yok.
Mal ve hizmeti sunan daha güçlü iken, tüketici kendisini daha yalnız ve zayıf hissetmektedir. Tüketici, kendisine sunulan mal ve hizmetlerin fiyatı, kalitesi ve yararlılık düzeyleri gibi konularda yeterli ve doğru bilgiye sahip değilken, karşı taraf bu konularda bilgi sahibidir.
İşte bu nedenle tüketicinin, almış olduğu mal ve hizmetten ötürü uğradığı zararlardan korunması için yasalara ve birlikte hareket etmeye ihtiyacı vardır. İnsanların bilinçli ve doğru tüketmesi, ülkelerin kalkınması ve gelişmesindeki en önemli etkenlerden biridir. Üretimin kalitesi, ancak bilinçli tüketim alışkanlıkları ve bilinçli tüketicinin tercihleri ile yükseltilebilir. Bu nedenle ekonomiye yön veren ve taraf olan tüketicilere büyük sorumluluklar düşmektedir. Bu kapsamda, tüketiciler yasaların kendilerine tanıdığı hakları kullanmaktan çekinmemeli, hukukçulardan yardım almalı ve hak arandıkça haksızlıkların azalacağını daima dikkate almalıdır.
Türkiye İstatistik Kurumu, 2025 yılı Şubat ayına ilişkin enflasyon rakamını yüzde 39.05 olarak açıkladı. Emekli ve sabit gelirli tüketici, peynirden yumurtaya, maydanozdan soğana kadar her şeye gelen zamların altında ezilmekte; zaten etin ve peynirin ise yanına yaklaşamamaktadır.
Artık tüketici, bir fincan kahvenin fiyatının 50 TL'den başlaması nedeniyle mahalle kahvehanesine gidememekte, bir fincan kahve içmek için arkadaşları ile bir araya gelememektedir.
Tüketicilerin hakları yeterince korunamamaktadır. Başta beslenmeyle ilgili ürünler olmak üzere aşırı fiyatlar ve kiralar artık tüketici için katlanılamaz boyutlara ulaşmıştır. Asgari ücretli ve emekli zor durumdadır. Gıda güvenliği yoktur. Derin yoksulluk etkisi her kesimi ve öğrencileri de etkilemektedir.
Ramazan dolayısıyla kurulan iftar çadırlarına bir yandan sevinirken, diğer yandan üzülüyorum. İnsanların saat 17.00 itibarıyla gerçekten çok uzun kuyruklarda dakikalarca beklemesi üzücü değil mi? Keşke vatandaşlarımız evde iftar edebilme olanağını bulabilseydi ve bu kuyruklarda soğukta-sıcakta beklemek zorunda kalmasalardı!
Tüketici tükenirken Koruma Haftanız kutlu olsun dileğimizi gönül rahatlığıyla iletmek isterdik.