Dünya Kadınlar Günü
İzzet Doğan
Dünya Kadınlar Günü'nün 8 Mart olarak belirlenmesi konusunda birden çok tartışmalı öyküler vardır. Bu öykülerin en yaygını ve en çok bilineni 8 Mart 1857'de ABD'nin New York kentindeki bir tekstil fabrikasında kötü koşullar altında bütün gün açlık sınırındaki ücretlere çalışan ve çalışma koşullarının iyileştirilmesini isteyen çoğu kadın 40 bin işçinin (kimine göre 10 bin) iş bırakma eylemi yapması, grev yapan işçileri polisin fabrikaya kilitlemesi, sonra çıkan yangında kapıların kilitli olması ve polislerin engellemesi ile işçilerin kaçamamaları ve 120 veya 129 işçinin bu yangında can vermesidir.
Bugünün bir öyküsü ise tekstil işçilerinin New York, Chicago ve Boston'da başlattığı sendika gösterilerine karşı polisin şiddet göstermesidir.
Bir başka öyküye göre de 1911'de New York- Manhattan'da Triangle Gömlek Fabrikası'nda meydana gelen ve fabrikanın yanması sonucu 146 tekstil işçisinin can verdiği olaydır.
Türkiye'de 8 Mart Dünya Kadınlar Günü ilk olarak 1922 yılında Ankara'da, kadın haklarını elde etmek için "Emekçi Kadınlar Günü" olarak kutlanmıştır
1975 yılında "BM Kadın On Yılı" ilan edilmiş ve Türkiye'de de aynı yıl bu kapsamda İlerici Kadınlar Derneği'nin öncülüğünde "Kadın Yılı Kongresi" yapılmıştır.
Dünya Kadınlar Günü ve Sevgililer Günü gibi tüm özel günlerin amaçlarından söz etmeksizin her şeyin aşırı pahalı olduğu bu dönemde indirim kampanyaları ile ticaretin ön plana çıkarılması ve herkesin psikolojik olarak teşvik edilerek alışverişe sevk edilmesi özellikle bu enflasyon ortamında doğru değildir. Doğru olan Dünya Kadınlar Gününün anlamını idrak etmek, bugüne gelinceye kadar kazanılan hak ve özgürlüklerin demokratik mücadelesini topluma, kadınlara, gençlere ve çocuklara anlatmaktır. Bugün, kadınların sosyal, ekonomik, kültürel ve siyasi başarıları ile kazanımlarını ve sorunları ortaya koymak için bir fırsat sunmaktadır.
Her yıl 8 Mart günü dünya genelinde kadın hakları, eşitlik ve cinsiyet ayrımcılığıyla mücadele gibi konularda farkındalık yaratmak, kadınların karşılaştığı sorunlara dikkat çekmek ve kadınların sosyal, ekonomik ve siyasi hayatta daha fazla katılımını teşvik etmek için kutlanmaktadır. Kadınların ve kız çocuklarının hakları, evrensel insan haklarının vazgeçilemez bir parçasıdır. Yaşam hakkı riski taşımak öncelikli olmak üzere, kadınlar şiddet, baskı, taciz ve hak ihlalleri, haksızlıklar, cinsiyet ayrımcılığı ile karşı karşıya kalmakta, korunamamaktadır. İşte bu nedenle kadınlar tarih boyunca bir mücadele gereği duymuşlardır.
Her yıl bir tema açıklayan Birleşmiş Milletler 2024 Dünya Kadınlar Günü'nü; Kadınlara Yatırım Yapın; İlerlemeyi Hızlandırın "teması ile kutluyor. Bu bildiride kadınlara yatırımın bir insan hakları sorunu olduğu bildirildikten sonra "Zaman bitiyor. Cinsiyet eşitliği halen en büyük insan hakları sorunudur. Kadınlara yatırım yapmak bir insan hakları zorunluluğudur ve kapsayıcı toplumlar inşa etmenin temel taşıdır. Kadınlara yönelik ilerleme hepimize yarar sağlar" denmektedir.
Bilindiği gibi önce Rusya-Ukranya ve sonra da Gazze'de başlayan bir savaş var. Bu savaş ölen, yaralanan ve ağır zararlar gören ve halen aynı riski taşıyan kadınlar ve çocuklar içinde BM bildirisinde yer verilmesi daha iyi olurdu
Dünya da ve ülkemizde kadın hakları ve cinsiyet eşitliği bakımından birçok sorun halen çözülebilmiş değildir.
2019 TUİK verilerine göre ülkemizde 25 yaş üstü kadınların %6.9'u okuryazar değildir, yüksekokul veya fakülteden mezun olma oranı ise %18.5'dir..
2020 yılı yaşam memnuniyeti araştırmasının sonuçlarına göre ülkemizde kadınların %6.2'si evde yalnız otururken, %27.3'ü ise yaşadıkları çevrede gece yalnız yürürken kendilerini güvensiz hissetmektedirler.
Türkiye 27 Şubat 2024 günü 24 saatte ülkemizin her yanında 8 kadının öldürüldü. 2024 yılının Ocak ayında ise 31 kadın öldürülmüş, kadınların anısına kurulan "Anıt Sayaç"ta yer alan verilere göre son 10 yılda 3 bin 850 kadın öldürüldü. Bu tablo çok acı ve utanç vericidir. Artık yeter, yeter, yeter. Tez zamanda bir çözüm bulunmalı. Kadın cinayetlerinde utanç verici tarihi bir rekorla değil, kadınların voleyboldan güreşe, bokstan tekvandoya dünya şampiyonluklarında gösterdikleri övünç ve gurur duyduğumuz başarılarında olduğu gibi, kültür sanat dalında, iş insanı olarak iş dünyasında, siyasette, yönetimde ve üretimdeki başarıları ile anılmalıdır.