İzzet Doğan

Bir C. Savcısı ile görüşme öyküsü

28.07.2025 10:13
Haber Detay Image

Size "o sarı odalarda" yaşanan bir olayı değil, Bir C. Savcısının odasında geçen bir olayı anlatacağım.

Oda deyince önce hakimlik mesleğine Siirt ilinde ilk başladığım ve yaklaşık iki yıl çalıştığım makam odamın küçük bir masa ve üç sandalye sığacak kadar minik olduğunu, tanışmak ve hoş geldim demek için gelen konuklarımın oturacak yer bulamadığını belirtmeliyim.

Bir zamanlar şimdiki gibi adliye sarayları yoktu. Adliyeler illerde valilik, kaymakamlık binalarının alt katlarında veya ayrı binalarda olurdu. Özellikle ayrı binalarda olan adliyeler fizik olarak çok kötü koşullardaydı.

İl merkezlerinde Kebap-lahmacun kokuları içinde çalışan adliyeler olduğu gibi küçük ilçelerde üfürsen uçacak adliye binaları vardı.

Eski Şişli Adliyesi binası, Genelev patroniçesi Matild Manukyan'ındı ve Adalet Bakanlığına kiralanmıştı.

"Adalet, nasıl Manukyan'ın binasında aranır" tepkilerinin hedefi olan adliye, 2012 yılında Çağlayan Adalet Sarayı'na taşındı.

Beyoğlu Adliyesi de özel bir mülkü, Adalet Bakanlığı tarafından kiralanmıştı, kiraya veren tahliye davası açınca, adliye kendi kendini tahliye etti ve Halıcıoğlu'na köprü altına taşındı.

Eskiden beri hakim ve savcı odaları halende olduğu gibi yeterli değildir, fizik olarak da küçüktür.

Hakim ve savcı odalarının kapılarında bekleyen güvenlik elemanları olmadığı gibi, genel olarak bir hizmetli de bulunmaz. Bazı işleri mübaşirler yaparlar ancak onlar da genel olarak kalemlerde çalışırlar. Şimdi adliyelere girişte geniş güvenlik aramaları yapılmakta olduğu gibi Başsavcı, Başsavcı vekilleri ve Adalet Komisyonu Başkanlığının özel kalemi de bulunmaktadır. Ancak hakim ve C. Savcıların odalarına girmek için bir özel kalem söz konusu değildir.

Benim bankacılık yoluyla bir dolandırıcılıktan şikayetim vardı. İkinci yılını geçti fakat halen C. Savcılığında. Bir-iki kez kalemden sordum gerekli hiçbir bilgiyi alamadım. Sonra ilgili C. Savcısının odasına birkaç kez gittim. Kapıyı vuruyordum fakat kimseyi bulamıyordum. İki yıl önce bir kez daha gittiğimde yine kapıyı vurdum ancak kapalıydı tam dönecekken kapı açıldı ve içeri girdim; C. Savcısına soruşturma sayısını bildirerek işlemin hangi aşamada olduğunu sordum. Dosyayı çıkardı bir ay sonra yine gel sor dedi. Ben üç-dört ay sonra gittim. Sonuç yoktu. Her iki gidişimde de C. Savcısı odasında başka bir görevli yoktu. Zaten oda küçüktü ve ikinci bir masa ve sandalye de yoktu. C. Savcısı 2025 yılında yine sorarsın dedi.

2025 yılında tekrar gittim. Bu kez C. Savcısı masasında oturuyordu, ancak masası ile kapı arasında bir sandalyede kadın bir katip duvara karşı oturmuştu ve bilgisayarda bir şey yazıyordu. C. Savcısına doğru ilerliyordum ki katip "nereye gidiyorsun" diye sordu. Ben de C. Savcısı gel demişti onunda görüşeceğim dedim. Katip "benden izin aldın mı" diye sordu. Şaşkındım. C. Savcısı ile aramda iki adımlık uzaklık vardı ve C. Savcısı hiçbir tepki vermiyor yalnızca bakıyordu.

Katibe "çıkıp bir daha içeri girmem mi gerekiyor" diye sordum. "Evet" dedi. C. Savcısına baktım, ağzını açmıyor, yalnızca seyrediyor.

Bir tiyatro sahnesi gibi odana çıktım, kapıya vurdum sonra açtım, katibeye "C. Savcısıyla" görüşebilir miyim" dedim. Oda "Evet" deyince C. Savcısıyla görüştüm.

Şimdi C. Savcısıyla görüştüğüme ve o katibe kimlik sormadığım a çok pişmanım ve bir daha o odaya girmemeye soruşturma sonucunu sormamaya karar verdim. O şaşkınlıkta insan her şeyi düşünemiyor. Ancak bir kez daha vatandaşın o küçük adliyelerde bulduğu adaleti, büyük ve gösterişli adliyelerde bulamadıkları hakkındaki yakınmalarında ne kadar haklı olduklarını anladım.

Bu küçük olay ve her gün işittiğimiz skandal olaylar Hukuk devleti," "hukukun üstünlüğü" ve "kanun önünde eşitlik" ilkelerinin gerektiği şekilde hayata geçirilmesinin, hukuka erişimin de ne kadar önemli olduğunu göstermektedir.

Yargıda hakkını arayanların yakınma ve dava başvurularının sonuçsuz kalması veya gereğinden fazla bir uzaması, şüphelilerin uzun süre neyle suçlandıklarını bilmemeleri, asıl olan tutuksuz yargılama olmakla birlikte, tutukluluğun infazın yerini alması, kaçma kuşkusu olmayanlara sabah baskınları ve yargının siyasallaşması muhakkak ki vatandaşların adalete ve devlete olan güvenlerini haklı olarak sarsar

Yazarın Tüm Yazıları

title