Haberler

Kent Tarihçiliği/Anı Sanatçılığı

İlyas Han Şahin

İlyas Han Şahin

Tarihçi Yazar / MEB-TÜZDEV
28.01.2022 02:05

Başlığa dikkat diye başlayayım. Bu başlık altından her an anılarınız ve sizleri iyi hissettiren duygularınız çıkabilir.

Yaşlı dünyamızın bilir dili olsa neleri anlatırdı bizlere, neler söylerdi ?

Durun, Dünyamızın bir dili var. Kendisi ile konuşabileceğiniz, anılarını bizzat kendisinden dinleyebileceğiniz bir Dünyamız var. Ve bizler yaşlı dünyamızın serüvenini belgesellerde, bilimsel araştırmalarda, makalelerde izliyoruz, dinliyoruz ve okuyoruz. Evrensel tarihi olaylar hepimizin az yada çok bilgi dağarcığında.. Ama artık koca koca tarih kitaplarındaki büyük büyük olaylar insanımızın eskisi gibi gündeminde değil. Zaten çok hızlı yaşayan günümüz insanı, günlük hayatın stresinden, koşuşturmacasından sıyrılıp kendini evine zor atıyor. Onca bilgi ve belge bombardımanına maruz kalarak geçirdiği gününü/haftasını güzel tamamlamak için alternatifler arıyor. Hele hafta sonları bu ihtiyacı çok daha yoğun hissetmekte.

Ve gelelim asıl önemli duruma. Artık insanlar yaşadıkları mekanların tarihlerini, geçmişlerini merak ediyorlar. Bunu nereden anlıyoruz? Elimizde bazı bilgiler mevcut. Mesela, pek çok şehrin sivil yada resmi kurumları eliyle yerel tarihleri, yerel kahramanları, sanatçıları yada olayları ile ilgili bolca kitap basılıyor. Televizyonların gezi programlarında artık yerel değerler daha ağırlıkla işleniyor. İzleyenler /okuyanlar merakla takip ediyorlar. İlerleyen yıllarda yerel tarihçilik, kent tarihçiliği giderek daha popüler hale gelecek. İşte tam bu noktada okuyucularımızın dikkatini bir noktaya çekmek istiyorum. Tüm bu yerel/kültürel faaliyetlere canı gönülden destek verelim. Yaşadığımız kentin anılarını dinleyelim. Bir şehrin anısı o şehrin sahiplik belgesidir de aynı zamanda. Savaşların, barışların,kanlı ihtilallerin, soykırımların ve zulümlerin anlatıldığı tarih belleğimizde yerel bir pencere açalım. Yaşadığım kenti, anılarımın olduğu, çocukluğumun, gençliğimin geçtiği kentin tarihine yer açalım birazda hafızalarımızda. Yerel ağızların, yerel fıkraların ve söyleyişlerin mihmandarlığında kent yolculukları yapalım. Eski evlerin, kullanılmayan yolların, bağların bahçelerin içerisine yolculuğa çıkalım. Bizden önceki nesillerin hayatları ile şimdinin yaşanmışlıklarını birleştirelim.

İşte tam bu noktada bir dokunuş da gerek. Sanatçı hassasiyeti. Sanatsal bir serüven belleklerde daha kalıcı, daha anlamlı olacaktır. Sanatın rengini yerel tarih ile birleştirebilirsek sanırım yeni nesiller bu serüvende zevkle, isteyerek rol alacaklardır. Yeni nesiller diyorum. Çünkü eskinin en anlamlısını yeni ile tanıştırırsanız ortaya çok anlamlı bir kültür bagajı çıkacaktır.

Anı sanatçılığı belki ilk kez duyduğunuz bir kavram. Ama ilerde bolca duyacağız şahsi kanaatime göre. Zira anılarını sanatla geleceğe taşıyan kültürler, geleceğin belleğinde daha kalıcı olacaktır. Geçmişe ait her nesneye değer veren insanların daha candan, daha renkli ve daha kaliteli olduklarını da sözlerime ekleyeyim. Geçmişin rengini şimdinin fırçasıyla geleceğin tuvalinde paylaşmak...

Şehirde adımını her attığımız mekanların geçmişini bir sanatçı duyarlılığı ile hissetmek. Tarih canlı bir organizma gibidir görmesini bilenler için.İnsan bir şehre yukarıdan bakınca ne kadar küçük olduğunu hisseder. Yükseldikçe azalan kibri ve hırsı onu tarih ile terbiye eder. Böyle bırakmaz ama..Ruhuna dinginlik verir, kaba düşünceleri azalır. Azaldıkça zenginleşen bir duygudur bu... Anılarınız bir sanatçı dokunuşu ile gelir karşınıza. Daha dingin bir ruh daha duygusal bir evren karşılar sizi.Yeter ki bakmasını bilin.

Yüzlerce yıllık bir esere dokunduğunda heyecanlanan insanlar yetiştirmek zorundayız. Geçmişini bilen ve geleceğine sahip çıkan insanları yetiştirmenin yolu da tarih ile sanatı kol kola yürüten kültür oluşturmaktan geçer. Tarihe sanatın dokunuşu kitleleri eminim heyecanlandıracaktır.

Sağlıkla kalın.

title