Ekran Zorbalığı
İdris Bayram
Ding dong!
''Aradığımız kişiye şu an ulaşılamıyor.''
Çünkü ekran zorbalığı yaşıyor hem de yaşça büyük izlenimlerden.
Üzerine üzerine geliyor altmış beş ekran kör kutu.
Sağdan soldan saldırıyor cep herkülü (!).
Harala gürele geliyor dizüstü saygıdeğer laptop.
Neden çocuklarımız ve bizler bu haldeyiz sizce?
Neden gözlerimizin feri daima üç boyutlularda?
Neden endüstri 4.0'ı en verimli haliyle kullanmıyoruz?
4.5 G yaşantılarımızın ''like''ı ne kadar yüksekse hayata dair beklentilerimiz bir o kadar neden düşük?
Körpecik yavrularımızın ''Ultra HD'' gözleri ekran zorbalığı yaşıyor çünkü.
Çok sevdikleri cipsin reklamı dahi bazen fazlaca şiddet içerikli veya acılı(?) olabiliyor.
''-Hocam yasak koyalım.
-Telefon olmadan uyumuyor.
-Annesi,
-Yok yok babası çok yüz veriyor.''
Seslerini duyar gibiyim.
Sakin olun. Patlamış duygularınızı alın ve arkanıza yaslanın.
Yasak yok!
Sınır var!
Elinizin altında ebeveyn kilitleri, +yaş uygulamaları, ekran zorbalığı olmayan bir sürü ortam.
Aslında şu an yan odada ''ekran zorbalığı'' yaşayan evladına koş ve usulca yanına sokul. Zaman geçir, duygularını dinle, göz göze gel. Gerisi kıssadan hisse…
Çocuğunun ekranda kalma süresinin ne kadar azaldığını gör.
''-Telefonunu, benimle zaman geçirmekten daha çok seviyor.''
Bu cümle ne kadar acı değil mi?
O zaman sen de onu gündelik hayatından, telefonundan çok sev.
Sesli düşün, titreşimli sev. Evladını kucakla!
Sahi ''Mavi Balina'' gerçek miydi?
İletişimin hüküm sürmediği, sevginin gösterime girmediği evlerin gerçeği…
Hepimiz soğuk bir kış günü kestanelerin sobaların üzerinde kızardığı ,keloğlan masallarının kahramanıyız.
''Gecenin bir vakti uyan.''
''Yavrucuğuna sarıl.''
''Yüksek bir yerden ona bak.''
''Koluna adını çiz.''
Son görev…
''İçindeki tüm sevgini ona göster.''
Ekransız evlere merhaba!
Ding dong!
''Aradığımız tüm kişiler şu an başkalarıyla iyi iletişim halinde daha sonra tekrar aramayınız.''