Bir zamanlar kitaplara ulaşmak için kütüphane raflarını karıştırır, bilgiye ulaşmanın bedelini zamanla öderdik. Bugün ise bir tuşla binlerce veriye ulaşabiliyoruz. Bu büyük dönüşümün mimarlarından biri kuşkusuz yapay zeka. Peki bu teknoloji, bizi daha bilgili kılarken aynı zamanda "insanı" unutturuyor olabilir mi?
Öğretici Yüzü Bilgi Demokratikleşiyor
Yapay zeka sayesinde artık bir öğrencinin soru sorduğunda cevabı anında alabilmesi, özel öğrenme ihtiyaçlarına göre yönlendirilmesi, hatta bir öğretmen eksiğini kapatması mümkün. Görme engelli bir birey için metni sese çeviren bir sistem ya da kırsaldaki bir öğrencinin dünyaya açılmasını sağlayan dijital bir danışman... Bunların hepsi öğretici yönün somut örnekleri.
Ama mesele sadece bilgiye ulaşmak değil; bilgiyle ne yaptığımız.
Yok Edici Yüzü İnsan Olmanın İncelikleri
Eğitim, sadece bilgi aktarmak değildir. Bir öğrencinin gözlerine bakarak "canı sıkkın mı?" diye anlayan bir öğretmenin yerini hangi algoritma doldurabilir? Bir çocuğun ilgisini fark edip ona yol gösteren, cesaret veren, hayatına dokunan bir öğretmen... Yapay zeka bunu ölçebilir mi?
Üstelik işin başka bir boyutu daha var. Eğitimde mekanikleşme; sınav odaklı, işlem tabanlı bir sistemin güçlenmesi. Belki de yaratıcılığı törpüleyen, sorgulamayı azaltan bir yön... Ve daha da ötesi: "Öğretmenlik mesleği artık gerekli mi?" gibi sorgulamalar. Bu oldukça tehlikeli bir eşiğe yaklaştırıyor bizi.
Denge Mümkün mü?
Evet, mümkün. Yapay zekayı doğru kullanırsak, o bizim rakibimiz değil, destekçimiz olabilir. Öğretmenler, bu teknolojiyi kendi eğitim araçlarına entegre edebilir. Öğrencilere sunulan bireysel destek, öğretmenin rehberliğiyle birleştiğinde gerçek öğrenme gerçekleşir. Aslında mesele şu: Yapay zeka bizi insan olmaktan çıkaracak mı, yoksa daha insani bir eğitimin yolunu mu açacak?
Özetle;
Yapay zeka ne "öğretici"dir ne "yok edici". O bir araç. Nasıl kullandığımıza bağlı olarak ya yeni ufuklar açar ya da insanı görünmez hale getirir. Eğitimde teknolojiyi konuşurken unutmamamız gereken tek şey şu: Bilgiyi aktarmak kolay, ama dokunmak, yön vermek ve ilham olmak hâlâ insana özgü..