Son iki yıldır hayatımıza giren ve yaptıklarıyla, yaşadıklarıyla kamuoyunun her daim dikkatleri üzerinde toplayan POLATGİLLER gündemden düşmemeyi başarıyorlar. Peki nasıl? Basit ailenin reisi etkisiz eleman Engin Polat eşi Dilan Polat'a söz geçiremiyor. Göstermelik üç beş gün sosyal medyasını kapattıktan sonra tekrar açan Dilan Polat kaldığı yerden devam ederken kapalı kaldığı günlerin acısını çıkartmayı da ihmal etmiyor.
Hapisten çıktıktan sonra bukalemun gibi hemen eski ortamlarına uyum sağlayan POLATGİLLER kaldıkları yerden ego, görgüsüzlük, gösteriş ve her türlü sevimsizliğe devan ederek insanların gözüne sokmaya devam ediyorlar. Bu tiyatronun oyuncuları belli Engin Polat, Sıla Doğu çocuk oyuncu Milan Polat ve olmazsa olmaz şule ve diğer üç çalışan kadın. Başrol tabi ki Dilan Polat. Liderlik vasfının dışında hırslı bir kişiliğe sahip olan Dilan Polat bu konuda eşi Engin Polat da canından bezdirse de mecburi bu aşk oyununu diğer adıyla mutlu evcilik oyununu sürdürmek zorunda. Sonra sular durulduğunda ne mi olur hep beraber göreceğiz.
Gelelim Polatgiller tiyatrosuna başrol kahramanı yürüyen ego Dilan Polat'a. Tam bir ilgi odağı olmak için girdiği toplumda her türlü aksiyonu yapan, her şeyi en iyi bilen tam bir bilgi kültürü Dilan Polat masada ya da orada kim varsa etkisi altına almak adına her şey yapıyor. Aslında bunların farkında olan Engin Polat genelde film izler gibi ortamı izlemeyi tercih ediyor. Neden biliyor musunuz? Çünkü karşısında söz dinlemeyen başına buyruk yüksek egolu bir eşi var da ondan. Yakın aile dostları, arkadaşları veya yeni tanıştığı kim varsa evinde ya da başka bir mekanda hiç şansı yok Dilan Polat konuşacak herkes dinleyecek örenecek, duyanlar duymayanlara bunları iletecek. Dilan Polat tiyatrosunun özelliği bu.
Her insanda bir ego vardır muhakkak ama çoğu insan egolarını belli bir seviyenin üzerine çıkarmamayı özen gösterir. Sebebi ise sevimsiz gözükmemek için. Dilan Polat'ta böyle bir duyguyu beklemek haliyle hayal olur. Şimdi gelelim POLATGİLLERiN malikanelerine . Evini, salonunu, odalarını, bahçesini, havuzunu, kıyafetlerini, takılarını ve evde yaşayan kadınlarını göstermek için aslında çok zeki bir yol bulmuş. Eline Japon yapıştırıcısıyla bağlı cep telefonu sabah günaydın ile başlayan sohbet ülkeye her ne kadar acı verse de Dilan Polat şov habercisi olarak start alıyor.
Mesela ilk önce günaydınlar, enerjiiiiiii diyerek başlayan o ses tonu ile yarı uykulu kalkan çalışan dört kadın anında uyanıyor. Mesaj bakın benim sadece evimde dört çalışanım var ve göstermek adına. Son zamanlarda Şule'yi de reklam yıldızı olarak kullanmaya başladı. Ha pardon bir de son kurban Kader Hanım da bu reklam filmine alet oldu. Sevgili Dilan sen bu reklamlar için Şule ile Kader hanıma bir ekstra ödeme yapıyor musun yoksa çorba ve kahve bedava ile idare mi ettiriyorsun?
Valla helal derler ya insanın etinden sütünden faydalanacaksın diye Dilan Polat bunu güzel uyguluyor. İkinci örnek dışarıda hava yağmurlu, karlı ya da güneşli nedense evin havuzlu bahçe tarafından çekerek ne güze yağmur, kar yağıyor ya da bugün hava çok sıcak havuz mu yapsak diyerek villanın havuzunu, bahçesini hatta kışın ısıtmalı havuza girileceğini deneylerle dostuna düşmanına izlettiriyor.
Bitti mi? Biter mi bu ıstırap bitmez tabi ki çocuklarını bile severken tek elle sevebilen anne Dilan Polat diğer elinde cep telefonunu bırakamadığı için çocukları hiç çift elle sevilmedi mesela. Engin Polat'ı ara sıra çift elle sarılıyor canım o kadar da değil yani. Giyim odasına gelelim ayakkabılar bir tarafta kıyafetler bir tarafta takılar bir tarafta ama hepsi mimar tarafında 24 ay taksit ile yapılmış özel giyim odasında. Her yeri özen ile çekerken pahalı kıyafetleri, ayakkabıları ve takıların markalarını da göstermemeyi ihmal etmiyor haliyle gözümüze sokuyor.
Tüm bu yaşadıkları olaylara rağmen en ufak bir ders almayan bir aile görüyoruz POLATGİLLER. Hadi yaşantınız böyle ve çok seviyorsunuz neden milletin gözüne sokmayı tercih ediyorsunuz hala? Dilan Polat akıllanacak biri değil çünkü bu hayatı ne kadar sevse de birilerine göstermek zorunda. İşi gereği pazarladığı kremler, çaylar ya da neyse işte bunlar ve doğru bir karar kime çekti diye merak ediyorum doğrusu diyecek zaten bir şeyimiz olamaz ekmek parası yapman kadar doğal bir şey yok.
Ama sen bunun ile yetinmeyen biri olduğun için izleyenlere ıstırap, çevrendekilere sıkıntı en önemlisi acı yaşatmaya devam ediyorsun. Hadi her şeyden vazgeçtim keşke kızın gibi olabilseydin. Bak o gözlerden uzak hayatını yaşıyor kendi tercihi ve en doğrusunu yapıyor. Bazen diyorum ki Dilan Polat keşke kızına çekseymiş. Sonra bir uyanıyorum rüyaymış.
Enerjinin şifresini çözen Dilan Polat maalesef görgüsüzlüğün ego nun şifresini çözememiş. Çok da çözmeye niyeti yok. Engin Polat ise tıpkı bizim izlediğimiz gibi yaşadıklarını izlemeye devam ediyor. Ben Dilan Polat'a bir film yapsam kesin komedi olur. Eski Yeşilçam tadında. Komik kız aslında ağlar gülen, gülerken ağlayan hatta ağlamayı beceremeyen gözyaşları olmadan ağlayan türünün tek örneği. Dur ben senaryo yazmaya gidiyorum 15 güne kalmaz biter ama bu yazıdan sonra bana film için izin verir mi işte orasından çok da emin değilim. Hadi hoş çakalın ve ENERJİİİİİİİİİİİİİİİ ):