Lahmacun & Ayran Borsası

Hakan Solaker

Hakan Solaker

09.05.2025 07:27

Geçen yaz "1000 liralık lahmacun" haberiyle sosyal medyada küçük çaplı bir deprem olmuştu. Bu yazsa çıta biraz daha yükseldi; şimdilerde Ege ve Akdeniz sahillerinde bazı menülerde lahmacunun yanına yazılan rakam 2000-2500 lira bandında dolaşıyor. Tabi bunun yanına bir de ayran koyarsanız, küçük bir servete denk geliyor. Ama mesele sadece lahmacun değil. Bu rakamlar, bize başka bir şeyin faturasını kesiyor: "orada olmak"ın bedelini. Aslında hepimiz biliyoruz ki, o lahmacun değil 2500 lira olan. O beach değil sadece havlunun serildiği yer. O menüdeki yemek değil sadece midenin doyduğu şey. Satın alınan şey; gün batımının altın sarısı filtreyle birleşmiş hali, DJ kabininden gelen yabancı bir remixin fonundaki sahil sesi, sosyal medyada paylaşılacak bir karede "orada" olmanın iması. Statü satın alıyoruz. Ve artık bu statünün adı lahmacun.

Peki bu sürdürülebilir mi?

İşin ekonomik tarafına bakarsak tablo karışık. Türkiye'de alım gücü yerinde sayarken, turizm bölgelerinde fiyatlar yıldan yıla katlanarak artıyor. Ve bu da özellikle orta gelirli yerli turist için Ege ve Akdeniz kıyılarını bir "hayal"e dönüştürüyor. Bu yaz otel dolulukları birçok yerde beklenenin altında, yurt dışından gelen turist sayılarında da düşüş var. Yani hem Türk misafir yok, hem de yabancı artık "fiyat-performans" açısından başka destinasyonlara yöneliyor.

Şimdi şöyle soralım: Bu fiyatlar plajları boşaltır mı? Hayır. Ama başka bir şeyi boşaltıyor: Sahiciliği.

Bir yanda, bu durumu savunanlar var. Onlara göre bu fiyatlar, o alanın seçici bir filtre gibi çalışmasını sağlıyor. Herkesin giremediği, herkesin paylaşamadığı bir deneyim sunuyor. Bu da, o mekânı ayrıcalıklı kılıyor. Sosyal medyada "şurada bir lahmacun 2000 , 2500 lira" demek, bir övünç cümlesi haline geliyor. Ama diğer yanda, ülkesinin denizine, kumsalına, mutfağına özlemle bakıp ekran başında kalanlar var. Sonuçta mesele, sadece lahmacun değil. Mesele, bu ülkede yazın kimlere ait olduğu. O sahil kimindir? O gün batımı herkesin mi, yoksa sadece belirli bir kart limitine sahip olanların mı?

Ben bu yazıyı, ne lahmacunu yerden yere vurmak, ne de beach kültürünü yüceltmek için yazdım. Sadece şunu soruyorum: Biz ne yiyoruz? Ve aslında neyi satın alıyoruz?

Cevabı belki de şöyle: Lahmacunla gelen statüyü, ama kaybolan samimiyeti.

title