Pandemi dediğin
Dr. Hakan Çınar
Daha önce yaşadığımız bir Sars vardı, sarsmıştı, Covid ise yıktı. Başta küçük esnaf olmak üzere, tüm iş dünyası bu süreçte büyük zararlar gördü. Sanayicisinden lojistikçisine, memurundan sağlık personeline kadar herkes farklı şekilde etkilendi. Ülke insanımızın geleneksel dayanışma gücü sayesinde çok daha büyük yıkımlar ile karşılaşmadığımızı söyleyebilirim. Ancak sürecin uzaması ve radikal destekler sağlanılmaması halinde, yurtiçindeki pek çok işletmenin sonrasında tedavisi zor olacak bir duruma doğru yol aldıklarını düşündüğümü belirtmeden edemeyeceğim.
Pandemi döneminde mal ticareti hız kesti ama durmadı. Kapitalist sistemde ekonomilerin hızını kesmeleri, işletmeler açısından son derece imkansız. Üretim kapasiteleri artık yüksek tüketime endekslenmiş, finans ve bankacılık da bunu destekler halde. Ancak şüphesiz hacimlerde önemli düşüşler oldu. Özellikle lüks tüketim ürünlerinde bu daha çok hissedildi. Ülkeler bu hızın düşmemesi için ne kadar çok çabalamış olsalar da eski hızı yakalamak epeyce zaman alacaktır. Tabi lojistik hizmetlerde de yaşanılan sıkıntılar, sınır kapılarında yığılmalar ve son dönemde de deniz taşımacılığında armatörlerin ortak hareketleri ile taşıma maliyetlerinde çok önemli yükselişler gözlemledik. Bu durumları üst üste koyduğunuzda dış ticarette bir daralma ve yavaşlama meydana geldi. Bu durum 2021'den önce düzelir mi bilinmez. Böyle bir ekonomik konjonktürde önce cari, onun da etkisi ile dış ticaret açığını kapama yönündeki çaba ve girişimler, bürokrasi ve yüksek vergilere sebebiyet verdi. Pandemi elbette etken, en azından ülkemizdeki cari açık açısından bakıldığında, hizmet gelirlerini sağlayamamamız, döviz pozisyonumuzda açığa düşmemize neden oldu. Acısı dış ticaret açığından çıkartmaya çalışılınca elbette ortaya ağır bir bürokrasi çıkmış oldu. Kaldı ki zaten dış ticaretin de azaldığı bir dönemde bu da pek çok sorunu beraberinde getirmiş oldu.
Öte yandan siyasi gerginliklerin ticaret üzerindeki etkileri belki de son 20 yılda ilk kez bu denli etkili oldu. Dünya Ticaret Örgütü kararlarına rağmen, bazı ülkeler resmi olmayan yollar ile bir takım gizli ambargolarını bu dönemde arttırdılar. Üstüne yaşanılan terör olayları ve ülkeler arası çatışmaları da düşündüğümüzde, yine ticaret açısından bu bölgelerdeki büyüme potansiyelimizi bizlere sorgular hale getirdi.Yine bu süreçte Afrika ile olan ilişkilerimizi de istediğimiz düzeyde geliştiremedik. Ancak Covid'in etkisinin geçmesi ile birlikte, gelecekte çok daha olumlu gelişmelerin olmasını bekleyebiliriz. Türkiye için özellikle Kuzey Afrika başta olmak üzere Afrika Pazarı her zaman önemli bir potansiyel oluşturmakta.
Elektronik ticaret ise pandeminin parlayan yıldızı oldu. Aslında zaten büyümekte olan bir iş kolu idi, ancak fiziksel hareketler ve seyahatler kısıtlanınca önü hızlıca açıldı. Bu konuda söylenebilecek en önemli söz, bu iş kolunun gerek yurtiçi gerekse uluslararası ticarette çok daha hızlı yükselişine devam edeceği.
Pandemi hepimizi yordu, sarstı, sarsmaya da devam ediyor. Dünya tarihinin ne denli uzun olduğunu düşündüğümüzde aslında çok kısa süren bir durağanlığın, yeni dünyada ne büyük sonuçlar doğurduğunu böylesine hızlı giden bir dünyada görünce pek de şaşırmamamız gerek aslında.