İhracatçılar, güvenin karayolu taşımacılarımıza ve sakın kaçırmayın bu fırsatı
Dr. Hakan Çınar
Pandemi krizinin etkileri şüphesiz devam ediyor. Her ne kadar normalleşme hızla olacak zannetsek de, çok da sanıldığı gibi olmadı. Bu kez de aşıya inananlar ile karşıt duranların çatışmasına tanık oluyoruz. Ve tabi vakalar da yine artmaya başladı, acaba yine kapanır mıyız konusu gündeme gelmeye başladı. Umuyoruz bu olmaz ve umuyoruz normalleşme hızlanır. Ancak bazı şeyler hiç eskisi gibi olmayacak derken, özellikle denizyolu taşımacılık fiyatlarında, yani navlunda, asla eski seviyeleri göremeyeceğimizi çok net bir şekilde söyleyebilirim.
Pandemi ile arz talep dengesinin yeniden sağlanabilmesi şüphesiz zaman alacak. Sanayide yaşanan hammadde fiyatlarındaki artıştan dolayı tedarik sıkıntısı devam ediyor. Kurlarda yaşanılan dalgalanma da üretim ile ihracat güçlerinin zayıflamasına sebebiyet veriyor. Hammadde maliyetleri halen yüksek seviyesini koruyor. Başta demir çelik olmak üzere, plastik, metal gibi ana hammaddelere ulaşabilmek ve fiyat tutturabilmek sanırım bundan sonra da devam edecek. Demir çelikte yaşanılan darboğaza sebebiyet veren Çin, halen eski günlere dönmüş değil. Keza sacda da durum aynı. Bu önemli hammaddeler elbette belli zorlukları da beraberinde getiriyor. Tedarik sorunu, dünyada pek çok üretici ülkenin karşı karşıya kaldığı ve yönetmekte zorlandığı bir süreç.
Ancak, işte bu ancak çok önemli, bu krizin bizim için yarattığı çok önemli bir fırsatın farkına varmalı, meşhur bir millet uyanıyor filmindeki gibi kafamızı kumdan çıkartıp bu önemli fırsatın farkına varmalıyız. Ne mi o fırsat, geliyorum yavaş yavaş.
Türkiye'nin en büyük pazarı kim, tabi ki Avrupa Birliği. Neden burada çok daha fazla büyüyemiyoruz, çünkü Çin ve Uzakdoğu'nun düşük maliyetleri bizim önümüzde hep engel oldu. Gelelim bugüne, artık bu ülkeler taşıma maliyeti sebebiyle pahalı bir duruma geldiler ve bu durumun da düzeleceği yok.
Sanayicilerin, ithalatta temin ve termin sorunu kısmen devam etse de, bu aylarda düşeceği tahmin edilen konteyner taşıma maliyeti hala yukarı doğru çıkmaya devam ediyor. Üstelik bu durum tüm dünya için aynı seyrediyor. Mevcut hal uzak coğrafyalardaki ülkeler için bir dezavantaj iken, belirttiğim sebeple bizim için bir çok önemli avantaja dönüşebilir. Güçlü karayolu taşıma filosuna sahip ülkemizin, durumu çok iyi değerlendirmesi mümkün. Yakınız, hızlıyız ve taşımayı karayolu ile yapabilir durumdayız. Yıllardır bunun için de hazır kıta bekliyoruz. Ancak tabi bu hedefe ulaşmak için üretimi arttırma, üretim tesislerimizin kapasitelerini geliştirmek, sanayiciyi teşvik etmek, maliyetleri düşürmek ve hiç şüphesiz güven ortamı yaratmak gerekiyor.
Gün, ihracatçılarımızın, korkmadan yatırımlarını yapmayı sürdürmesi, bol bol Avrupa pazarı ile temaslarını arttırması ve cesaretle konunun üzerine gitme günüdür. Bu fırsatı şu anda değerlendirmenin tam zamanıdır. Peki burada iş sadece ihracatçıya mı düşüyor, elbette hayır. Devletimizin ihracatçıya gerçek manada destek vermesi için en doğru zamandayız. Ticaret Bakanı Sn.Mehmet Muş'tan radikal iyileştirme bekliyoruz, ezberleri bozan türden. Marka ise marka, teşvik ise teşvik, ucuz kredi ise ucuz kredi; Sanayi Bakanımızdan da aynı şekilde hamlelerin gelmesi şart. Gün siyaset yapma günü değil, gün yaraları sarma, ileriye doğru yol alma, cari dengede ve dış ticaret dengesinde şeytanın bacağını kırma günüdür.
Ben bu yazımla sadece farkına varalım istedim, şimdi hep birlikte kolları sıvayalım ve bir yol haritası için destek verelim. Başkanlığını yürüttüğüm DIŞYÖNDER olarak biz belli görevleri üzerimize aldık. Zaten ülke olarak bu treni, yani bu fırsatı yakaladık yakaladık; itiraf edeyim aksini düşünmek dahi istemiyorum.