Nedir bu Aile Dizimi konusu?
Hacer Aydın
"Geçmişimiz, biz hatırlasak da hatırlamasak da bir yerlerde kayıtlı olabilir mi? Nasıl ki bir kara kutu ne kadar darbe alırsa alsın içindeki bilgiler kaybolmaz, geçmişimiz de öyledir. Tatlar, kokular, anlar bir gün tekrar hatırlanmak üzere en doğru zamanı bekler."
Netflix yapımı Türk dizisi Zeytin Ağacı yukardaki replikle başlıyor. 8 bölümlük dizide 3 kadının aile dizimi terapisiyle tanışması ve bu terapi sayesinde hayatlarındaki sorunlardan kurtulmaya çalışmaları anlatılıyor.
Filmin kahramanları kendilerini bir anda Cunda adasında Zaman Bey'in Aile Dizimi terapi merkezinde bulurlar. Senaryo ve oyunculuklar (Boncuk Yılmaz ve Füsun Demirel dışında, onlara bayıldım) pek iyi olmasa da sıcacık hikayesi alıp götürüyor insanı. Her karakterin geçmişine yapılan yolculukla birden fazla öyküye şahit oluyoruz.
Diziyle birlikte Aile Dizimi konusu bizim de gündemimize girdi. Bugünümüzde yaşadığımız olayların geçmişteki atalarımızın mirasının bir sonucu olduğunu söyleyen bu öğreti çok şaşırtıcı değil mi? Nasıl oluyor da bugün yaşadığımız bir sorunum veya yanlış bir davranışım büyükannemin bir hatasının veya acısının etkisiyle olmuş olabilir? Oldukça mistik fakat insanı içine çeken bir konu. İnsan içine dönüp baktığında acaba diyor. Çünkü hayatımızda açıklayamadığımız o kadar çok şey var ki… Ben en çok içimizde derin bir yerlerde taşıdığımız ve anlam veremediğimiz duygularımızın nereden geldiğini merak ediyorum.
Dizide Köken Aile Açılımı olarak gerçekleştirilen terapi yöntemi Aile Dizimi terapisidir. Aile Dizimi kavramı geçmişte aile büyüklerinin yaşamış olduğu bir travmanın nesilden nesile aktarılarak şimdiki zamanda psikolojik ve fiziksel sorunlarımızın kaynağı olarak ortaya çıkmasıdır. Filmde Sevgi'nin kanser olması, Ada'nın titreyen eli, Leyla'nın sudan korkması Aile Dizimi kavramıyla açıklanıyor.
Aile Dizimi (Family Constellation) terapisi 90'lı yıllarda ünlü Alman psikoterapist Bert Hellinger tarafından geliştirilen bir yöntemdir. Hellinger'e göre aile bireyleri birbirine görünmez bir bağla bağlıdır. Bu bağ kuşaklar boyunca sürer. Aile içinde olumsuz duygular aile üyelerinin DNA'larına işlenir venesilden nesile aktarılır.
Bu teze göre bireylerin kim olduğu ailede yaşanan travmatik olaylara bağlıdır. Sadece duyguları değil seçimleri de atalarından miras kalan DNA'lar sonucunda gelişir. Kişi, farkında olmadan atalarının yaşamış olduğu ve başa çıkamadığı travmaların etkilerini hayatında taşımakta olduğundan hastalanır, zorlanır, bedel ödemeye çalışır, acı çeker, ya da acı çektirir, zorlar, hasta eder…
Bu miras bize nasıl geçer?
Ani ve travmatik ölümler, şiddet, intiharlar, göç, kalp kırıklıkları, psikolojik yaralar aile içindeki düzenin bozulmasına, aile yapı bütünlüğünün yara almasına sebep olur. Ailede yaşanan kopukluk, aile bireylerinde ağır duygu durum bozukluklarına neden olur ve bu durum genler yoluyla sonraki nesillere aktarılır.
İşte Aile Dizimi terapisi kişinin geriye dönük içsel bir yolculuğa çıkarak aile bireyleriyle kendi içinde yüzleşmesi ve barışması konusunu esas alır. Amaç bireyin kendi içinde bir onarım sağlayabilmesidir. Terapide bireyin aile üyeleriyle ilişkisi yeniden kurulmaya çalışılır. Bireyin yaşadığı korku, kaygı, güvensizlik, öfke gibi olumsuz duygular, rahatlama, güven, sıcaklık ve uyum ile yer değiştirir.
Aile Dizimi terapisinde hayatımızda sorun olarak addettiğimiz her türlü duygu ve davranış şekilleri; depresyon, bağımlılıklar, işyerinde başarısızlık, parasal sıkıntılar, mutsuz ilişkiler, aile içindeki sorunlar, otoriteye karşı korku, yolunda gitmeyen evlilik, fiziksel hastalık, obezite gibi her türlü sorunun kaynağına gidilebilir.
Aile Dizimi terapisi nasıl yapılır?
Aile Dizimi terapisinde terapist öncelikle kişinin aile içinde edindiği davranış kalıplarını ve duygu sapmalarını inceler. Kişinin soy ağacı incelenir. Olabildiğince geçmişe gidilir. Listesi oluşturulan aile bireylerinin konumlandırılması yapılır. Geçmişte yaşanan tüm travmatik olaylar arasından terapist bir seçim yapar ve onun üzerine gidilir. Yaşanan tüm olaylar kişiyi aynı şekilde etkilemez. Kişinin psikolojik ve fiziksel durumunda açığa çıkan detaylar terapiste bu konuda yön verir.
Kişinin davranışlarına etki ettiğine inanılan her kişi için bir temsilci seçilir. Temsilciler, psikoterapist ve danışan aynı ortamda bulunur. Burada danışanın seçilen temsilcilere karşı davranış ve gelişen hisleri gözlemlenir. Danışanın içgüdüsel tepkileri hikayenin çözümü için en önemli faktördür. Kişi, aile üyesi temsilcisine çeşitli sorular sorar ve bu diyalog terapist tarafından dikkatle gözlemlenir.
Bu terapi yöntemiyle olumlu sonuçlar alındığı iddia ediliyor. Çok yaygın olmasa da tüm dünyada çalışmaları yapılan merkezler var. Bana kalırsa bu yönteme tedavi demek yanlış olur. Çünkü henüz Psikiyatrinin kabul ettiği bir yöntem değil. Bu metodu bir tür kişisel gelişim eğitimi veya bir öğreti gibi kabul etmek daha reel bir görüş olabilir. Çünkü yöntemin altında derin bir felsefe, ihmal edilmiş bir kabullenme öğretisi yatar.
Bu metodla kişinin kendisini özgürce ifade edebilmesi, aile bireyleriyle temsili olarak yüzleşmesi ve sıkışmış duygularını serbest bırakması sağlanabilir. Ailemizle olan derin bağlarımız bazen ağır bir yük bindirir omuzlarımıza. Öyle ki bu bağ kişiyi gerçeklikten koparır ve sorumlusu olmadığı hataların yükünü taşımaya, başaramayacağı sorumlulukları yüklenmeye iter.
Bu yükten kurtulmak için telkin edilen şey kişinin aileden gelen hataları ve acıları, ataları adına taşıyamayacağını anlaması, görmesi, tanık olması ve saygı duyarak bundan özgürleşmesidir. Yani kişinin bilinçlenmesi, farkındalık kazanması ve yoluna güvenle devam etmesi için verilen bir destektir.
5. bölümde Ada şöyle der bir sahnede: Büyüklerimizden biri haksızlığa uğradığında, bazen kendimizi onun olduğu duruma düşürürüz. "Bak, ben de senin gibiyim. Tıpkı senin gibi mahkumum. Senin gibi evladımdan ayrıyım. Senin gibi kurbanım. Tıpkı senin gibi kayıplarım var." diyerek onu onurlandırmak isteriz. Tabi ki farkına bile varmayız öyle davrandığımızın. Oysa bu döngüden çıkmamız mümkündür. Çünkü bu onların yaşam planıydı, bizim değil.