Haberler

Fransa demokrasisi “abaya” yasağıyla daha da geriye gitti

Hacer Aydın

Hacer Aydın

İş Kadını Senarist
04.09.2023 04:17

Fransa'nın Müslüman kadınlara yönelik ayrımcı politikaları devam ediyor. Fransa Avrupa ülkeleri arasında antidemokratik uygulamalar konusunda başı çekiyor. Uzun yıllardır Müslüman kadınların hayatını zorlaştıracak pek çok yasaklayıcı kanun çıktı. Son olarak Fransa hükümeti okullarda abaya denilen ve dünya üzerinde neredeyse tüm Müslüman ülkelerde kadınların giydiği bir giysi türünü yasaklayacağını açıkladı.

Macron'un tavrı siyasi

Abaya kuralı, 4 Eylül'de yeni öğretim yılı başladığında uygulamaya konulacak. Fransa, "Laikliği ihlal ettiği gerekçesiyle" devlet okullarında ve hükümet binalarında dini işaretlere katı bir yasak uyguluyor. Devlet okullarında başörtüsü takmak 2004 yılından bu yana yasak. Bakan Gabriel Attal, "Bir sınıfa girdiğinizde, öğrencilerin dinini sadece onlara bakarak tespit edememelisiniz. Abayanın artık okullarda giyilmemesine karar verdim." dedi.

Abaya, Müslüman kadınların tesettür amacıyla tercih ettiği uzun ve bol tek parça, genellikle koyu renk olan özel bir giysi türüdür. Özellikle Kuzey Afrika, Arap Yarımadası, İran ve Mısır gibi ülkelerde yaygın olarak kullanılan bu kıyafet Türkiye'de de pek çok farklı stilde tasarlanıp, giyiliyor. Bu elbise türünün herhangi bir giysiden pek farkı yok. Yüzü, elleri ve başı kapatmıyor. Durum böyleyken Fransa hükümetinin bu giysi türüne karşı yasaklayıcı tavrı, hiçbir haklı gerekçeye dayanmıyor.

Kararla ilgili olarak Londra merkezli Sivil Toplum Kuruluşu CAGE'nin araştırmacısı Rayan Freschi, Fransa'da devlet okullarında abayanın giyilmesinin yasaklanmasına ilişkin, "Bu çok İslamofobik bir karar çünkü sadece Müslümanları hedef alıyor. Eğer beyaz bir kadınsanız ve kendinizi Müslüman olarak tanımlamıyorsanız, okula uzun elbiseyle gittiğinizde herhangi bir sorunla karşılaşmazsınız." dedi. Freschi Fransa'nın yaklaşımının daha çok asimilasyona dayandığını belirtti.

Fransa, 2004 yılında devlet okullarında başörtüsü ve diğer dini sembollerin kullanımını yasaklamış ama o dönem uzun elbiseleri dini simge olarak değerlendirmemişti. Abaya kararıyla ayrımcılık ve baskı bir adım ileriye taşınmış oldu.

Fransa da uzun yıllardır devam eden yasakçı uygulamaları şöyle bir hatırlayalım

Ülkede ilk olarak 1989 yılında, başörtüsünün okullarda ve kamu kurumlarında takılması yasaklandı. Ekim 1989'da 3 ortaokul öğrencisi, başörtülerini çıkarmayı reddettikleri için okuldan atıldı. Bu olay "Creil başörtüsü meseleleri" olarak ülkenin siyasi literatürüne girdi.

Danıştay, 27 Kasım 1989'da öğrencilerin dini aidiyetlerini ortaya koyan simgeler taşımalarının laikliğe aykırı olmadığına karar verdi.

Başörtüsü meselesi, uzun yıllardır ülkede tartışılan konu haline gelirken 2004'te ilk ve orta dereceli tüm kamu okullarında dini simgelerin kullanımı yasaklandı. Adı geçen dini simgeler, "başörtüsünü" de kapsarken bu yasak, özellikle başörtü takan Müslüman kızları ve sarık takan Sih erkekleri etkiledi.

2010 yılında ise yüzün tamamen örtülmesini sağlayan peçe veya burka gibi kıyafetlerin kamu alanlarında giyilmesi yasaklandı.

Halihazırda ilk ve ortaokullarda başörtüsü takmanın yasak olduğu Fransa'da kızların giydiği ve "abaya" diye adlandırılan uzun elbise de dini simge olarak değerlendirilmeye başlandı.

Irkçı ve ayrımcı politikalar devam edecek

Fransa'nın bu antidemokratik tutumu maalesef ki artarak devam edeceğe benziyor. Bu konuda endişelerini dile getiren Freschi "Önümüzdeki yıllarda yeni bir İslamofobik yasa çıkacağına inanıyorum. Bence, 2027 cumhurbaşkanlığı seçiminden önce (Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel) Macron ve halefi, Müslüman azınlığa karşı son derece sert ve katı olduklarını kanıtlamak için bir tür İslamofobik yasayı kabul etmek zorunda kalacak. 2021'de çıkarılan 'ayrılıkçılık yasası' elbette çok büyük bir yasa tasarısıydı ama bence şu anda daha dikkat çekici bir şey istiyorlar. Başörtüsünün gelecek birkaç yıl içinde üniversitelerde de yasaklanacağını düşünüyorum." Dedi.

Kararın başka bir boyutu da Fransa'nın tüm dinlere karşı antidemokratik davrandığı gerçeği. Fransa, 19. yüzyıldan bu yana kamu eğitimindeki laiklik yasaları altında haç gibi hristiyan sembolleri de dahil olmak üzere okullardaki dini işaretlere katı bir yasak uygulamakta. 19. yüzyıldan sonra Fransa'nın demografisinin değişmesiyle kurallar da güncellendi. Müslümanların başörtüsü ve yahudilerin kippaları da yasak kapsamına alındı.

Fransa bu baskı uygulamalarından vazgeçmeli

Fransa'nın ve tüm dünyanın bilmesi gereken şey şu. Başörtüsünü ve Müslüman kadınların giyimi bir sembol değil. Bir tercih de değil. Bir gerekliliktir. Kuran'da örtünme emri var ve dini kurallara bağlı Müslüman bir kadın için örtüsünü çıkarmak günah işlemek, Allah'ın emrine isyan etmek anlamına geliyor. Başörtüsünü bir burka veya haç sembolüyle karşılaştırmak adil değil.

Fransa'nın bilmesi gereken başka bir şey ise barışı sağlamanın yolu toplumu tek tipleştirmek değil, tam tersine farklılıkları desteklemek ve farklılıklara yaşam alanı sağlamak olduğudur. Yüzyıllar boyunca farklı din ve milletleri bir arada barış içinde yaşamış Anadolu toprakları bu konuda iyi bir örnektir. Postmodern çağda hala en temel hakları tehlike olarak görmek bir devlet zaafıdır. Fransa bu yasaklayıcı, ayrımcı ve asimilasyona yönelik politikalarına derhal son vermelidir.

title