Aynaya baktığınızda sizi olduğunuzdan daha yorgun, üzgün ya da yaşlı gösteren bir ifade ile karşılaşıyor musunuz? Bu durum, yalnızca uykusuzluk ya da stresle değil; zamanla yüz kaslarındaki değişimler, cilt altı yağ dokusunun azalması ve yerçekimi etkisiyle meydana gelen hacim kayıplarıyla da ilgilidir. Yüz ifadesi; mimik alışkanlıkları, genetik yapı, yaşam tarzı ve yaşlanma süreciyle birlikte zaman içinde belirgin şekilde değişebilir. Bu da kişiyi olduğundan daha yorgun gösterebilir.
Yüzde yorgunluk ifadesi en sık göz çevresinde, alın bölgesinde, ağız kenarında ve yanaklarda kendini gösterir. Göz kapaklarında düşüklük, kaşlarda gevşeme, nazolabial çizgilerde derinleşme ve yanaklardaki hacim kaybı, bu ifadeyi belirginleştiren başlıca etkenlerdir.
Cildin elastikiyetinin azalması yorgun görünüme neden olur
Cildin elastikiyetinin azalması da yüzün alt kısmında sarkmalara neden olarak daha yaşlı ve yorgun bir görünüm yaratabilir. Bu tür durumlarda ilk adım, yüz yapısının, mimik alışkanlıklarının ve cilt durumunun profesyonel bir değerlendirmeye tabi tutulmasıdır. Çünkü herkesin yüz yapısı farklıdır ve yorgun ifadeye yol açan unsurlar kişiden kişiye değişkenlik gösterebilir. Bazı kişilerde bu durum sadece cilt elastikiyetinin azalmasına bağlıyken, bazılarında kas aktivitesi veya hacim kaybı da etkili olabilir.
Neler yapılabilir?
Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi uzmanları, bu değişiklikleri daha ayrıntılı inceleyerek kişiye özel planlama yapabilirler. Yüzde yorgun ifadeye neden olan hacim kaybı durumlarında dolgu uygulamaları, göz çevresi ve alın gibi mimik kaslarının belirginliğini azaltmak amacıyla botulinum toksin uygulamaları; daha ileri seviyede ise göz kapağı cerrahisi (blefaroplasti), orta yüz kaldırma veya yağ enjeksiyonları gibi işlemler planlanabilir. Bu uygulamaların amacı yüzün genel görünümünü yumuşatmak, ifadedeki sertliği ve yorgunluğu azaltmak olabilir. Cerrahi ya da cerrahi dışı bu yaklaşımlar, kişinin beklentileri ve cilt yapısına uygun şekilde değerlendirilmelidir.
Yüzdeki yorgun ifadenin giderilmesi her zaman dış görünümle ilgili değildir. Bazen kişi aynaya baktığında kendini daha enerjik, dinç ve kendisiyle barışık görmek isteyebilir. Bu nedenle bu süreci yalnızca estetik kaygılarla değil; ruhsal ve duygusal bütünlükle de ele almak gerekir. Yüzdeki yorgun görünümün altında yatan nedenlerin doğru belirlenmesi, bu değişimi sağlıklı ve doğal bir şekilde yönetmenin en önemli adımıdır.
Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Güncel Öztürk