Merhaba... Haberler.com'da 5. Yılım... Yaptığım programlar ve yorumlarla güzel bir gönül bağımız oldu. Şimdi bambaşka bir yeteneği yokluyorum, bakalım başarabilecek miyim? Çünkü işim konuşmak, sunmak ve yorumlamak. Yazı ile kendini ifade etmek, daha farklı bir deneyim. Hayırlısı bakalım... Beni tanıyanlar iyi bilir, Rabbimin dilsiz kullarına olan düşkünlüğümü... İlk yazımı, "Sokaktaki Sessiz Feryat ve Susturulan Vicdan" lara adıyorum...
Dostlar, kimse kusura bakmasın!
Anayasa Mahkemesi'nin, sokak hayvanlarının yaşam hakkını savunan yasa tasarısını reddetmesi; yalnızca bir yasal düzenlemeyi değil, hepimizin yüreğinde taşıdığı merhamet duygusunu da hedef aldı. Bu karar, bir metni çöpe atmakla kalmamış; sokakta başını okşadığımız, göz göze geldiğimiz, sessizce bize güvenen o canları da hukukun dışına itti.
Anayasa'nın 56. maddesi, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkından söz eder. Peki, bu çevreyi yalnız insanlar mı oluşturur? O sokakta nefes alan, açlıkla, hastalıkla, soğukla mücadele eden hayvanlar bu çevrenin neresindedir? Görmezden geldiklerimiz mi, yok saydıklarımız mı?
5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu zaten yıllardır kâğıt üzerinde kalmış bir sözden ibaret. "Hayvana eziyet yasaktır" diyor ama her gün zehirlenen, dövülen, açlıktan ölen sokak hayvanları haberleriyle uyanıyoruz. Ve şimdi, Anayasa Mahkemesi'nin kararıyla bu canların yaşam hakkı daha da savunmasız bırakıldı.
Türkiye, uluslararası sözleşmelere imza attı; hayvanların yaşam haklarını koruyacağını taahhüt etti. Ama imza atmak yetmiyor. İmza atmak vicdan değil. Vicdan, o barınakta titreyen köpeğin gözünün içine bakınca hissedilir. Vicdan, bir çocuğun her sabah mama verdiği kediyi ertesi gün bulamamasıyla sınanır. Şimdi bana ama hayvanlar çocuklara saldırıyor diye yüklenenler olacak. Bakın çocuklarınıza hayvan sevmeyi öğretmek konusunda zaafınız var ise, hayvan sevmeyi kuyruğundan veya kulağından çekiştirmek gibi öğrettiyseniz ben ne yapabilirim? Etkiye tepki kimse kusura bakmasın. Çiçek koklamak veya toplamak kökünden sökmek ; hayvan sevmek de orasını burasını çekiştirmek değil. Alerjim var diyenler sizi de duyuyorum. Benim de sizlere alerjim var. İlaç alıyorum alerji karşıtı, geçiyor. Sırf siz kaşınıyorsunuz ya da hapşırıyorsunuz diye yok mu edelim canları?
Sokak hayvanlarını toplamak, görünmez kılmak ya da yok etmek çözüm değildir. Bu bir temizlik değil, sessiz bir yok oluşun üzerini örtme çabasıdır. Ve ne yazık ki, tarih göstermiştir ki bir toplumun en sessiz üyeleri göz ardı edildiğinde, sıranın en güçsüze gelmesi kaçınılmazdır.
Bu karar, sadece hukukun değil, toplumsal vicdanın da darbe almasıdır. Hukuk susabilir. Ama kalbini hayvanlarla paylaşmayı bilen insanlar susmaz. Susmamalı.
Çünkü biz, sadece hayvanları değil; onlarla birlikte kendi insanlığımızı da kaybetmek üzereyiz.
Bu karar geri alınmalı. Çünkü yaşamak sadece insanlara ait bir hak değildir. Bu ülkede adalet varsa, vicdan da vardır. Ve vicdan varsa, sokaktaki canların da yaşamaya hakkı vardır.
Sırf sahipsizler diye yok mu edilmeli yahu?
Gerçekten mi? Bu mu yani?
Hala bu diyenler var ise, Allah affetsin...
Pes!