Üzüntü ve Hormonlar: Neden Kendimizi Böyle Hissediyoruz?

Fatma Ece Gödeoğlu

Fatma Ece Gödeoğlu

İletişimci& Psikolog& SinemaTv Uzmanı
31.01.2025 01:50

Hepimiz zaman zaman üzülürüz, değil mi? Bir kayıp, bir hayal kırıklığı ya da bazen hiçbir özel sebep yokken bile moralimiz bozulur. Ama üzüntü aslında sadece duygusal bir durum değil; vücudumuzun ve beynimizin verdiği bir tepki. Bu tepkiyi şekillendiren bir dizi kimyasal madde var; bunlar da hormonlar. Hadi gelin, bu hormonları daha yakından tanıyalım ve üzüntüyle nasıl başa çıkabileceğimizi keşfedelim.

Kortizol: Stres Hormonunun Etkisi

Üzüntüyle karşılaştığımızda vücudumuzun verdiği ilk tepki, kortizol salgılamak olur. Kortizol, stres hormonu olarak bilinir ve bir tehdit hissettiğimizde, örneğin bir kayıp yaşadığımızda, bu hormon vücudumuzda devreye girer. Yani bir sevgilinizi kaybettiğinizde ya da bir hedefinize ulaşamadığınızda, vücudunuz hemen bu duygusal acıyı yönetmeye çalışır ve kortizol salınımı başlar.

Fakat, bu hormon uzun süre yüksek kaldığında, yani stresli duygularımız sürekli devam ettiğinde, işler daha zor hale gelir. Bu da depresyona yol açabilir. Yani üzüntü, bir yerde bizim için önemli bir uyarıcı olsa da uzun süreli etkileri olursa vücudumuzu yorar.

Örneğin, bir arkadaşınızı kaybettiğinizde, başınızda bir sürü düşünce dolaşır. Hangi adımları atacağınızı bilemezsiniz. Vücudunuz bu belirsizliği, stres olarak hisseder ve kortizol salgılar. Eğer bu durum uzun sürerse, üzülmekten daha fazla etkilenebilirsiniz.

Serotonin: Ruh Halimizi Düzenleyen Hormon

Serotonin, "iyi hissetme" hormonu olarak bilinir. Biz üzülürken, serotonin seviyemiz düşer. Serotonin hem ruh halimizi düzenler hem de genel sağlığımızı etkiler. Serotonin seviyesi düştüğünde, kendimizi daha karamsar, daha umutsuz hissedebiliriz. Bu hormon aynı zamanda uyku düzenimizi de etkiler. Yani, üzüntü nedeniyle uykusuz kalmak, bir kısır döngüye girmemize yol açabilir. Örnek olarak: Depresyon belirtileri gösteren bir kişi, sıkça halsizlik hissi ve uyku problemleri yaşar. Bu, serotonin seviyesinin düşmesinin bir işareti olabilir. Düzenli egzersiz yapmak, serotonin üretimini artırabilir ve bu da ruh halinizi iyileştirebilir.

Oksitosin: Sevgi ve Bağ Kurma Hormonunun Gücü

Birini kaybetmek, yalnız hissetmek, terk edilmek... Bunlar üzüntüyü daha da derinleştirir çünkü beynimiz, duygusal bağların kopmasını çok ciddi bir tehdit olarak algılar. Oksitosin, tam da burada devreye girer. Oksitosin, bağ kurma, güven ve sevgi hissiyatını arttırır. Bu hormon, biz birine sarıldığımızda ya da sevdiklerimizle vakit geçirdiğimizde salgılanır.

Örneğin, bir arkadaşınıza sarıldığınızda, oksitosin salınımı artar ve kendinizi bir nebze de olsa daha iyi hissedersiniz. Yalnızlık hissettiğinizde, yakınlarınızla vakit geçirmek, oksitosin seviyenizi artırabilir ve kendinizi daha huzurlu hissetmenizi sağlar.

İnsülin ve Metabolizma: Fiziksel Durumun Ruh Halimize Etkisi

Bazen moralimizin bozulmasının tek sebebi sadece bir duygusal boşluk değil; vücudumuzdaki kimyasal dengesizlikler de etkili olabilir. Örneğin, insülin seviyelerindeki dengesizlik, ruh halinizi etkileyebilir. Eğer kan şekeriniz düştüyse ya da aşırı şeker yediyseniz, bu durum bir anda kendinizi kötü hissetmenize neden olabilir. Bu durum, serotonin üretiminin azalmasına yol açar ve kendinizi daha da üzgün hissedersiniz. Örnek: Uzun süre aç kalmak, kan şekerinizin düşmesine sebep olabilir ve bu da sinirlilik ve üzüntü gibi ruh hali değişikliklerine yol açar. Bir şeyler atıştırarak, bu durumu hafifletebilirsiniz.

Tiroid Hormonları: Gizli Bir Üzüntü Kaynağı

Bazen üzülmenin sebebi, tiroid sorunları gibi sağlık problemleri olabilir. Tiroid bezi, vücudun enerji seviyesini düzenler. Tiroid hormonu üretiminde bir aksama olduğunda, insanın enerjisi düşer, depresif hisler artar. Bu da ruh halimizi olumsuz etkiler. Örnek: Eğer kendinizi sürekli yorgun hissediyorsanız, enerjinizde bir azalma varsa ve üzüntü içinde kayboluyorsanız, tiroid fonksiyonlarınızı kontrol ettirmeniz faydalı olabilir. Bu, bazen depresyon sanılabilir, ancak aslında fiziksel bir durum olabilir.

Özet olarak, üzüntü, bizim için hem biyolojik hem de duygusal bir deneyimdir. Hormonlarımız, bu deneyimi yönetirken bazen yardımcı olur, bazen de işler daha zor hale gelir. Ancak önemli olan, bu duyguyu anlamak ve ona karşı doğru adımlar atmaktır. Bazen biraz oksitosin, biraz egzersiz ve biraz da sabırla, üzüntü geçebilir.

title