Amerikalı bilim insanı Etolog John B. Calhoun'un 1960'larda yürüttüğü Universe 25 deneyi, sadece bir grup fareyle yapılan bilimsel bir çalışma değil, aynı zamanda insanlığın geleceğine tutulmuş karanlık bir aynadır. Bu deneyde, sınırsız kaynaklara sahip fareler, kısa sürede amaçsızlık ve sosyal çöküş sarmalına girdi. Ve sonunda hiçbir fare hayatta kalmadı.
Bu deneyin sessiz çığlığı bugünün mega kentlerinde, apartman dairelerinde, ekranların karşısında oturan milyonların gözlerinde yankılanıyor.
Konfor İçinde Çürümek
Deneyde fareler güvenliydi. Aç kalmadılar, barınakları vardı, tehdit yoktu. Ancak bir yerden sonra ne çiftleştiler ne sosyalleştiler. Sadece yiyip uyuyan, iletişimsiz bir nesil oluştu. Calhoun bu gruba "Güzeller" adını verdi.
Bugün biz de bir tür "Güzeller Toplumu" yaratmadık mı?
Her şeyin elimizin altında olduğu, algoritmaların bizden önce ne isteyeceğimizi bildiği bir çağda neden bu kadar yorgun, amaçsız ve yalnızız?
Modern Zamanların Sessiz Ölümü
Bir toplumun fiziksel olarak ayakta kalması yetmez. Onu ayakta tutan bağlar koparsa, hayat anlamını yitirir. Bu yüzden Calhoun'un uyarısı bugün her zamankinden daha geçerli:
"Hayatta kalmak tek başına yeterli değildir. Nasıl yaşadığımız önemlidir."
Refah seviyemiz yükselirken toplumsal bağlarımız neden zayıflıyor? Dijital bağlantılar arttıkça gerçek temas neden azalıyor?
Birbirimize dokunmadan, yüzümüze bakmadan, sadece ekranlar üzerinden yaşamaya alışırken, "insan" olmanın özünü kaybediyor muyuz?
Kendine Anlam Arayan İnsanlık
Calhoun daha sonra farklı bir deney yaptı. Farelere görev verdi. Labirent çözdürdü, öğrenme fırsatları sundu. Sonuç ne oldu biliyor musunuz? Çöküş gecikti. Çünkü amaç bulan birey, çökmüyordu.
Biz insanlar da aynıyız.
Anlamlı işler,
Topluma katkı hissi,
Paylaşabileceğimiz duygular ve hikâyeler…
Yalnız olmadığımızı hissettiren bir topluluk…
İşte insanı yaşatan bunlardır.
Çözüm sadece şehir planlamasında, psikolojik desteklerde ya da teknolojik reformlarda değil. Asıl çözüm, "neden yaşadığımızı" tekrar hatırlamakta.
Çünkü açlık öldürür, evet…
Ama amaçsızlık sessizce çöker, kimse fark etmez.
Tıpkı Calhoun'un deneyinde olduğu gibi. Açlık insanlara inançlarını bile yedirir. Ama tokluğun verdiği amaçsızlık açlığı insanları öldürür.