Haberler

Dijital Dünyada Hobbes’in “Homo Homini Lupus” ve Otorite Arayışı

Fatma Ece Gödeoğlu

Fatma Ece Gödeoğlu

İletişimci& Psikolog& SinemaTv Uzmanı
15.12.2024 03:10

Thomas Hobbes, 17. yüzyılın ortalarında, insan doğasını ve toplumsal yapıyı anlamaya çalışırken, "homo homini lupus" (insan, insanın kurdudur) ifadesiyle dikkatleri üzerine çekmişti. Ona göre, insanın doğal hali, sürekli bir çatışma ve birbirine düşmanlık içinde olma halidir. Bu kaotik durumu aşmak için, güçlü bir merkezi otorite gereklidir. Hobbes'in bu düşüncesi, modern dünyanın dijital çağında bir kez daha gün yüzüne çıkıyor. Bugün, dijital platformlarda kullanıcılar arasındaki etkileşimler, anonimlik ve sorumsuzlukla birleşerek, birbirlerine karşı gösterilen agresyonu arttırıyor. Ancak bu ortamda en önemli soru şu: Dijital çağda Hobbes'in otorite anlayışı gerçekten bizim güvenliğimizi sağlıyor mu?

Dijital Dünyada "Homo Homini Lupus"

Hobbes'in insanın doğasında bulunan düşmanlık ve kaos eğilimlerine olan vurgusu, dijital dünyada adeta bir yankı buluyor. İnternet, bireylerin anonim olarak etkileşimde bulunduğu bir alan haline geldiğinde, insanlar kendilerini toplumdan soyutlayarak daha rahat saldırgan, manipülatif ve zarar verici davranışlar sergileyebiliyor. Sosyal medya platformları, forumlar ve oyun dünyalarında, "siber zorbalık", "nefret söylemi" ve "dijital şiddet" gibi olgular sıradan hale geldi. Hobbes'in "insan, insanın kurdudur" görüşü, çevrimiçi dünyada bir gerçeklik olarak karşımıza çıkıyor. Çünkü internetin sunduğu anonimlik, bireylerin sorumluluklarını ortadan kaldırıyor ve birbirlerine karşı daha az empatiyle hareket etmelerini sağlıyor.

Otoritenin Dijital Versiyonu: Güçlü Şirketler ve Devletler

Hobbes'in toplumun düzeninin sağlanabilmesi için güçlü bir otoriteye ihtiyaç olduğu görüşü, dijital dünyada da kendini gösteriyor. Ancak burada, Hobbes'in bahsettiği "egemen" güç, devletlerden ziyade, büyük teknoloji şirketleri gibi küresel aktörlere dönüşmüş durumda. Google, Facebook, Amazon gibi devler, kullanıcılarının verilerini topluyor, bu verileri ekonomiye dönüştürüyor ve toplumsal gücü ellerinde tutuyorlar. Bu şirketler, bireylerin günlük yaşamını kontrol ederken, çoğu zaman onların özgürlüklerini ve gizliliklerini hiçe sayıyor. Hobbes'in güçlü otorite fikri, dijital dünyada ekonomik ve toplumsal denetim için kullanılan bir araç haline geliyor. Ancak bu otoritelerin egemenliği, özgürlüklerin kısıtlanmasına, kişisel verilerin manipülasyonuna ve bazen de bireylerin kendilerinin bile farkında olmadığı şekilde yönlendirilmesine yol açıyor.

Bireysel Özgürlük ve Dijital Gözetim

Hobbes'in toplum sözleşmesi fikri, bireylerin doğal haklarından feragat ederek, güvenlik ve düzen adına devlet otoritesine tabi olmalarını öngörüyordu. Dijital çağda, bu "toplum sözleşmesi" neredeyse her kullanıcı tarafından otomatik olarak yapılır. Sosyal medya hesapları açarken, uygulamalara izin verirken, kullanıcılar, çoğu zaman kişisel verilerinin toplanması ve kullanılmasına onay veriyorlar. Bu durum, dijital gözetim adı verilen bir yeni güvenlik sistemini doğuruyor. Teknoloji şirketleri, kullanıcılarının verilerini toplayarak onlara içerik ve reklam sunuyor; bu da bireylerin özgürlüklerini sınırlayan bir dijital "toplum sözleşmesi" gibi işliyor. Hobbes'in "özgürlüğün devlete devri" fikri, dijital dünyada bireylerin kendi verilerinin kontrolünü kaybetmeleriyle daha derin bir anlam kazanıyor. Ancak bu, aynı zamanda onları manipüle etme gücünü de barındırıyor.

Dijital Anarşi ve Toplum Sözleşmesi

Hobbes'e göre, toplum sözleşmesinin amacı, güvenliği sağlamaktır. Günümüz dijital dünyasında, bireyler de benzer bir güvenlik arayışı içinde. Ancak dijital güvenlik, her geçen gün daha büyük bir tehdit altındadır. Veri ihlalleri, siber saldırılar ve gizlilik kaybı, dijital dünyada yaygın riskler arasında yer alıyor. Hobbes'in toplumsal düzenin sağlanmasında otoriteye olan vurgusu, dijital ortamda da geçerliliğini koruyor. Dijital platformlar, kullanıcılarının güvenliğini sağlamak amacıyla çeşitli denetimler uygulasa da bu aynı zamanda bireylerin hareketlerinin izlenmesi ve yönlendirilmesi anlamına geliyor. Bu noktada, dijital dünyadaki özgürlüklerin ne kadar gerçek olduğu da sorgulanabilir.

Hobbes'in düşünceleri, dijital çağda hala geçerliliğini koruyor. Dijital dünyada, bireyler arasındaki düşmanlıklar, anonimlik sayesinde daha belirgin hale gelirken, güçlü bir otoriteye duyulan ihtiyaç da artmaktadır. Ancak bu otorite, sadece devletlerden değil, aynı zamanda büyük teknoloji şirketlerinden de kaynaklanmaktadır. Dijital dünyada, Hobbes'in "insan, insanın kurdudur" görüşü, yalnızca bireylerin birbirlerine karşı duyduğu düşmanlıkla değil, aynı zamanda güçlü aktörlerin toplumu yönlendirme biçimleriyle de pekişiyor. Sonuç olarak, dijital çağda bireyler, güvenlik ve özgürlük arasında sıkışmış durumda. Bu dünyadaki karmaşık güç dinamikleri, Hobbes'in güçlü bir otorite ihtiyacı ve toplum sözleşmesi düşüncesiyle paralellik gösteriyor, ancak bu otoritelerin toplumsal denetimi ve bireysel özgürlükler üzerindeki etkisi, sorumluluklarımızı ve haklarımızı yeniden gözden geçirmemizi gerektiriyor.

title