Acının Pornografisi: Volkan Konak

Fatma Ece Gödeoğlu

Ramazan Bayramı'nın birinci günü, şarkılarıyla ruhumuza dokunmuş, sesiyle Anadolu'nun şarkısını söyleyen Volkan Konak, Kıbrıs'ta verdiği konser sırasında sahnede hayatını kaybetti. Onu sahnede izleyenler için şok edici bir an, ailesi için tarifi imkânsız bir kayıp… Fakat asıl şaşırtıcı olan, bu büyük acının hemen ardından yaşananlar. Sanatçının yere yığılma anından cenazesine kadar her anı kaydedildi, sosyal medyada milyonlarca kez paylaşıldı. Cenazede yas tutan eşi ve çocuklarının gözyaşları bile kameralar tarafından avlandı.
Şimdi durup düşünmemiz gerekiyor: Biz, bu paylaşımları tüketerek neyin parçası oluyoruz?
Acının Gösteriye Dönüşmesi
Birinin en özel, en mahrem anları, dijital dünyanın vahşi akıntılarına kapıldığında, ortada bir sorun olduğu kesin. Yıllar önce bir yakınımızı kaybettiğimizde, cenaze evine gidip sessizce taziyede bulunur, yas tutanın acısına ortak olurduk. Şimdi ise birinin ölümü, milyonlarca insana saniyeler içinde ulaşan bir haber başlığı, bir TikTok videosu, bir "story" haline geldi.
Bir düşünelim. Bir insanın son nefesini verdiği anı izlemek, defalarca paylaşmak, bunu tüketmek neden bu kadar normalleşti? Hangi noktada, "Bu etik değil" demeyi unuttuk?
Sosyal medyada "Büyük sanatçı, nurlar içinde yat" diyerek bir videoyu paylaşmak, gerçekten bir anma mı, yoksa bir başkasının en özel acısını bir tüketim nesnesi haline getirmek mi? Bu sorunun cevabı, izlediğimiz her trajik görüntüde biraz daha netleşiyor.
Yasın Mahremiyeti ve Psikolojik Etkiler
Yas, insanoğlunun en köklü, en derin duygusal deneyimlerinden biri. Kâh sessizlikte yaşanır, kâh çığlıklarla… Ama kesin olan bir şey var: Yas mahremdir. Kendi ritmi vardır. Yas tutan kişi, topluma bir "yas performansı" sergilemek zorunda bırakılmamalıdır.
Bir düşünelim. Annenizi, babanızı, çocuğunuzu kaybetmiş olsanız ve o en çaresiz anınız bir kamera tarafından kayda alınsa, saniyeler içinde binlerce insana ulaşsa… Ne hissederdiniz? O an, bir ekran başında izlenmek ister miydiniz?
Ama günümüz dünyasında, biri ne kadar ünlü ise, ölümü de o kadar kamusal hale geliyor. Ve bu, modern dünya için kabul edilmez bir trajedi olmalı.
Bu Durumu Değiştirmek Mümkün mü?
Elbette mümkün. Ama bunun için önce kendimize bazı sorular sormalıyız:
Bir başkasının acısını izlemek bana ne kazandırıyor?
Yas sürecindeki bir aileye saygı göstermek ne anlama geliyor?
Bir sanatçıyı anmanın en doğru yolu nedir?
Eğer birini anmak istiyorsak, bunu acının pornografisini tüketerek değil, onun eserlerini yaşatıp ondan ilham alarak yapabiliriz.
Ne Yapabiliriz?
Sosyal medyada bilinçli olmalıyız. Travmatik içerikleri paylaşmamak, izlememek, hatta bu konuda tepki vermek toplumsal bilincin oluşmasına yardımcı olur.
Mahremiyete saygı duymalıyız. Birinin en özel anlarının izlenebilir olması, paylaşılabilir olması, bunun doğru olduğu anlamına gelmez. Empati kurmalıyız.
Medya kuruluşları ve platformlar etik kurallar belirlemeli. Haber kanalları, sosyal medya platformları bu konuda daha hassas davranmalı. Yas süreci sansasyon malzemesi olmamalı.
Acıya Saygı, İnsanlığa Saygıdır
Volkan Konak gibi sanatçılar, sadece sahnede değil, bıraktıkları eserlerle yaşar. Onların hatırasını yaşatmanın yolu, hayatlarının en trajik anını izleyip tüketmek değil, sanatlarını yaşatmaktır.
Şimdi soruyorum: Başkalarının acısını bir "içerik" olarak olarak tüketmekten vazgeçmek için daha kaç insanın ölümünü görmemiz gerekiyor?