ABD Ekonomisi: karışık sinyaller ve resesyon riski

Ersoy Toptaş

Ersoy Toptaş

Ekonomist- Gazeteci
05.05.2025 03:41

Amerika Birleşik Devletleri ekonomisi, son dönemde adeta bir dönüm noktasında seyrediyor. FED Ekonomik Veri (FRED) platformu ve çeşitli güncel analizlerden derlediğim verilere baktığımız zaman, ekonomi birtakım alanlarda şaşırtıcı bir direnç gösterirken, aynı zamanda belirgin bir yavaşlama ve artan resesyon riskine işaret eden güçlü sinyaller veriyor.

Sadece rakamları listelemek yerine, karmaşık tablonun ne anlama geldiğini ve geleceğe dair neler işaret ettiğini anlamaya çalışmak gerekiyor.

Ekonominin Temel Göstergeleri ve Yavaşlama Sinyalleri

Ekonomik aktivitede belirgin bir yavaşlamanın başladığına dair en net işaret, 2025 in ilk çeyreğinde reel GSYİH'nin %0,3 oranında daralması oldu. Bu, sadece bir rakam değil; ekonomik çarkların yavaşladığının doğrudan doğruya bir kanıtı. Tarihsel olarak bu tür daralmalar, genellikle resesyonların ya habercisi olmuş ya da başlangıcını işaret etmiştir. Bana kalırsa, bu veri "yumuşak iniş" senaryosundan hızla uzaklaşıldığını ve daha sert bir yavaşlama veya hatta daralma evresine girildiği endişesini güçlendiriyor. Analizler, önümüzdeki bir iki yıl içinde bir resesyon yaşanması olasılığının oldukça yüksek olduğunu gösteriyor; belki de %60-70 aralığında.

Ancak işin kafa karıştırıcı tarafı, ekonomi bazı alanlarda zayıflarken işgücü piyasasından adeta çelişkili sinyaller geliyor. Tarım Dışı İstihdam artmaya devam ediyor, ancak kabul etmek gerekir ki artış hızı yavaşlamış durumda. İşsizlik Oranı ise düşük seviyelerde (Nisan 2025'te %4,2) ya sabit kaldı ya da hafifçe yükseldi. İlk bakışta bu rakamlar işgücü piyasasının hala güçlü olduğu izlenimini verse de perdenin arkasına baktığımızda farklı bir tablo beliriyor. Artan işsizlik sigortası ilk başvuruları (ICSA) ve düşen iş ilanları (JTSJOL) gibi öncü göstergeler, işgücü piyasasında bir soğuma başladığını gösteriyor. Bu tablo, işgücü piyasasının hala güçlü bir temelden beslense de bazı hassas noktalarında belirgin bir zayıflama sinyali verdiğini işaret ediyor. Benim kanaatimce, bu öncü göstergeler yakında ana rakamlara da yansıyabilir ve işsizlik oranında daha belirgin bir artış görebiliriz.

Enflasyon, Para Politikası ve Sektörel Etkiler

Enflasyon cephesinde ise tablo net: Hem çekirdek PCEPI (Mart 2025'te 125.052) hem de manşet CPI (319.615) oranları, FED'in %2'lik hedefinin oldukça üzerinde seyretmeye devam ediyor. Bu durum, enflasyon baskılarının inatçı olduğunu ve FED'in sıkı para politikasını sürdürmek için elinin kolunun bağlı olduğunu teyit ediyor. FED'in enflasyonla mücadeledeki kararlılığı anlaşılır olsa da bu sıkı duruşun ekonomik aktiviteyi daha fazla yavaşlatma ve potansiyel olarak bir resesyona yol açma riskini de beraberinde getirdiğini görüyoruz.

Sıkı para politikasının en belirgin etkilerinden birini konut sektöründe görüyoruz. Yüksek faiz oranları (DGS10, WGS10YR), konut piyasasını adeta dondurmuş durumda. Konut İzinleri ve Başlangıçları (Mart 2025'te sırasıyla 1467 bin ve 1324 bin birim) düşüş trendinde, reel konut yatırımları da gerilemiş durumda (Q1 2025'te 799.635 milyar dolar). Diğer yandan, reel özel konut dışı sabit yatırımlar (Q1 2025'te 3595.488 milyar dolar) görece daha dirençli duruyor, bu da ekonominin bazı sektörlerinin farklı hızlarda ilerlediğini gösteriyor. Ticaret cephesinde ise reel ihracat artsa da ithalatın daha hızlı yükselmesi ticaret açığının genişlemesine yol açmış durumda.

Belki de en kafa karıştırıcı sinyallerden biri, finansal piyasalar ile reel ekonomi arasındaki belirgin kopukluk. S&P 500 Endeksi, GSYİH daralmasına ve makroekonomik zorluklara rağmen rekor seviyelere yakın seyrediyor (Mayıs 2025 başında 5686.67). Bu durum, piyasanın ya gelecekteki kazançlara odaklandığını ya daFED'in yakında faiz indireceği beklentisiyle risk iştahının yüksek kaldığını düşündürüyor. Açıkçası, Piyasa sanki kendi hikayesini yazıyor, ama reel ekonomi verileri çok farklı bir tablo çiziyor ve bu durum akıllarda soru işareti bırakıyor. Bu arada, 10 yıllık Hazine getirilerindeki düşüş (%-8.21 yıllık değişim) de piyasanın gelecekteki büyümenin zayıflayacağını veya enflasyonun düşeceğini fiyatladığına işaret ediyor ki bu, FED'in faiz indirmek zorunda kalacağına dair beklentileri yansıtıyor olabilir.

Piyasa Dinamikleri ve Gelecek Görünümü

Peki, önümüzdeki tablo ne söylüyor?

Kısa vadede (önümüzdeki 3-6 ay), ekonomik yavaşlamanın devam edeceğini, GSYİH'nin zayıf büyüme veya hafif daralma göstereceğini, işgücü piyasasındaki zayıflamanın belirginleşeceğini ve enflasyonun yüksek seviyelerde dalgalanacağını öngörebiliriz. Bu dönemde FED'den bir faiz indirimi beklemiyorum; enflasyon rakamları buna izin vermeyecektir.

Orta vadede (önümüzdeki 1-2 yıl), maalesef bir resesyon yaşanması olasılığı yüksekliğini koruyor. FED'in ancak enflasyon hedefine yaklaştığında faiz indirimlerine başlaması beklenir ve bu indirimlerin 2026 da bir toparlanmaya zemin hazırlayabileceği düşünülüyor.

Uzun vadeli (önümüzdeki 3-5 yıl) görünüm ise daha çok yapısal faktörlere bağlı olacak. Sıkı para politikası nın etkileri azaldıkça ekonomi potansiyel büyüme patikasına dönecektir, ancak yüksek kamu borcu gibi çözülmesi gereken önemli zorluklar da mevcut.

Özetle, elimizdeki tüm veriler, ABD ekonomisinin net bir yavaşlama evresine girdiğini ve "fırtınalı sulara" doğru yol aldığını gösteriyor. FED'in enflasyonla mücadelesi, bu yolculuğu daha da riskli hale getiriyor ve resesyon riskini artırıyor. Bu zorlu ortamda hem politika yapıcıların hem de piyasa katılımcılarının son derece dikkatli olması ve verilere dayalı, esnek politikalar benimsemesi kritik önem taşıyor.

title