Haberler

Didem madak’ın şiirinde dişi sesin yankısı

Erinç Büyükaşık

Erinç Büyükaşık

Papirüs Programı Sunucu Yazar Editör
30.08.2024 01:50
Didem Madak'ın şiirini anlamak, onun dişi sesini duymakla başlar. Bu ses, cinsiyet farkının yarattığı bir yankıdır ve Madak'ın sözcükleri arasında, hitaplarının derinliğinde kendini gösterir. "Ah'lar Ağacı" şiirinde bu ses; varlığın acısını, ötekiyle kurulan ilişkinin ağırlığını taşır. Madak'ın şiirindeki ses, yaşanmışlığın ve tecrübenin yükünü taşır, ancak bu ifade, dişi bir masumiyetin kırılganlığı içinde şekillenir.

Madak'ın hitapları "siz" ve "sen" arasında gidip gelir . "Siz Aşktan N'anlarsınız Bayım?" şiirinde bu hitap, sevilen erkeğe yöneltilmiş sert bir sitemdir. Arzunun yoğunluğu ve karşılıksız kalışı, hitabı "siz"e dönüştürür; çünkü sevilen, bu serzenişe gerçek bir yanıt veremez. Madak'ın dişi sesi, sevme cesaretine sahip bir özne olarak arzusu karşısında hayrete düşer. Her aşk, bir kadının cenazesini kaldırır; çünkü bu aşk, kadını arzulayan bir varlık olarak öldürür, onu yalnız bırakır.

Madak'ın şiirlerinde annenin yokluğu, annenin mutfakta kaybolan varlığı, bu dişi sesin trajedisini derinleştirir. Anne, kadının kadınlığa dair bilgiyi ve şefkati aktardığı bir figürdür. Madak, anneyle olan bu bağı işlerken, patriarkal kültürde bu ilişkinin nasıl temsil edilemediğini de gözler önüne serer. Madak'ın dişi sesi, bu nedenle bir yasın içine yerleşir; ama bu yas, ötekinin değil, kendi ölümünün yasını tutmaktır. Bu yas, bir kaybın yası olmaktan çıkıp, hiç yaşanmamış bir ilişkinin yasına dönüşür. "Siz"e yönelen hitap, zamanla "sen"e, kız kardeşe dönüşür. Madak'ın dişi sesi, yalnızca sevilen erkeğe değil, aynı zamanda kendi cinsine, hemcinsine de seslenir. Bu dişi ses, hemcinsin acısını paylaşır, onunla yas tutar ve bu yas, kadınların dayanışmasının bir parçası haline gelir.

Madak'ın şiiri, arzunun, sevginin ve kaybın arasında sıkışmış, kendi arzusunun nesnesi olamayan bir dişi sesin çığlığıdır. Aşkı yaşayamamış olmanın, hayatın bütününü saran bir eksiklik duygusuyla birleştiği bu şiirler, kadının özne olarak var olma mücadelesini ve bu mücadelenin trajedisini yansıtır. Her aşk, bir kadının trajedisidir ve Madak'ın şiirinde bu trajedi, dişi bir sesin yankıları olarak duyulur.

Örneğin, "Grapon Kâğıtları" şiirinde Madak'ın acıyı hafifletme arzusu, çocukça bir oyunla birleşir:

"Şimdi gözlerimi bir kâğıt gibi kırıştırıp fırlatmak istiyorum.?

Grapon kâğıtlarından gemiler yapıp,?

Denize bırakmak istiyorum bütün dertlerimi.?

Ben hiç dert görmemişim gibi yapmak istiyorum."

Bu dizeler, acının bir nevi şiirsel bir maske takılarak hafifletildiğini, zorluklarla başa çıkma çabasını gösterir. Madak, grapon kâğıtlarına sarıp denize bıraktığı dertlerini, hem çocukça hem de derin bir ironi ile ifade eder.

Bir başka önemli eseri olan "Ah'lar Ağacı" şiirinde, geçmişin yükü bir ağaca dönüşür, ve bu ağaçtan ah'lar dökülür:

"Ah'lar Ağacı oluyorum bazen.

?Ah'larım dökülüyor avuçlarıma.?

Her biri bir aşkın hatırası."

Bu dizelerde, Madak geçmişin ağırlığını taşırken bile, bu yükü estetik bir unsura dönüştürür. Aşkın hatıraları, ah'lara dönüşerek şiirsel bir motif haline gelir. Onun şiir dünyasında, acı ve kayıplar sadece birer anı değil, aynı zamanda birer yaratım kaynağıdır.

Kadın olmanın zorluklarını ve toplumun dayattığı rolleri ele alırken, Didem Madak bu rolleri tersine çevirir. "Pul biber Mahallesi" şiirinde kadınların acı çekme deneyimi güçlü bir metaforla dile getirilir:

"Mahallede kadınlar?

Yaralıdır hep,?

Pul biber kadar acı çekerler."

Bu dizeler, kadınların maruz kaldığı şiddeti ve acıyı, aynı zamanda bu acının yarattığı dayanıklılığı ve gücü simgeler. Pul biberin acılığı, kadınların yaşamın zorluklarına karşı geliştirdikleri sert duruşu temsil eder.

Madak'ın şiirinde melankoli sık sık kendini gösterir, fakat bu melankoli asla tam anlamıyla umutsuzluğa dönüşmez. Onun dizelerinde, yaşamın karanlık yönleri bile bir tür şiirsel aydınlıkla sarılır. Didem Madak'ın şiirleri, hem bir ağıt hem de bir direniş şarkısıdır. Her bir dizesi, hayata dair derin bir düşünce ve duygudur; yaşamın karmaşıklığını ve bu karmaşıklıkla başa çıkmanın yollarını sunar. Madak'ın dünyasında, acı bile şiirsel bir güzellik kazanır; bu da onun şiirlerinin gücünü ve kalıcılığını sağlar.

Ez cümle Didem Madak'ın şiirleri, içsel bir isyanın ve varoluşsal bir mücadelenin yansımasıdır. Onun dişi sesi, yaşamın acımasızlığına ve toplumun katı kurallarına karşı sessiz bir çığlıktır. Bu çığlık, sadece bir bireyin değil, aynı zamanda kadınlığın evrensel bir yankısıdır. Bu yankı, Madak'ın şiirlerinde asla kaybolmayan, aksine her dizede daha da güçlenen bir sesi temsil eder. Bu ses, sadece şairin değil, tüm kadınların ortak deneyimlerinin, acılarının ve umutlarının bir dışavurumudur. Madak'ın şiirleri, hayatın acı gerçeklerini estetik bir dil ile dönüştürmenin bir yolu olarak, okuyucunun zihninde derin izler bırakır.

title