Alfabe’nin Z Harfi

Erinç Büyükaşık

Erinç Büyükaşık

Papirüs Programı Sunucu Yazar Editör
26.03.2025 07:15

Sokaklar dolup taşıyor. Gençlerin ayak sesleri caddelerde yankılanıyor, sloganlar duvarlara çarpıp geri dönüyor. Onlar artık yalnızca dijital dünyaların sessiz izleyicileri değil; meydanların, kampüslerin, parkların sesi olmuşlar. Ama en kötüsü ne biliyor musunuz? Bazıları hâlâ "Kimse konuşmuyor" diyor.

Oysa milyonlar konuşuyor. Hem de öyle bir konuşuyor ki bu sesler yalnızca meydanlardan değil, satırlardan, çizimlerden, şarkılardan yükseliyor. Gençler kendilerini ifade etmek için her yolu kullanıyor. Ellerindeki telefonlar artık yalnızca tüketim araçları değil; direnişin, dayanışmanın, umudu büyütmenin dijital kanatları.

Birileri bu sesi hâlâ küçümsüyor. "Onlar çok genç, tecrübesiz, apolitik," diyorlar. Hatta "Dikkatleri kolayca dağılır, her şeye çabuk sıkılırlar," diye ekliyorlar. Ancak bu kadar genç ve bu kadar sıkılmış olmalarının bir anlamı var. Sıkılmalarının nedeni; ezbere cümlelerin içinde boğulmuş olmaları, dar kalıplara sığdırılmaya çalışılmaları.

Bir de üstüne şu var: Bu gençler birilerinin onlara sunduğu umutları kabul etmiyor. Kendi umutlarını yaratıyorlar. Çünkü umudu büyütmenin yolu, birilerinin bahşettiği kırıntılarla yetinmek değil, kendi sesini bulmak.

Z Kuşağı'na sorumluluklarını hatırlatanlar var. "Gelecek sizsiniz," diyorlar. Ama aynı zamanda o geleceğin kurallarını da kendileri yazmaya çalışıyorlar. Fakat artık o eski reçeteler geçmiyor. Çünkü bu kuşak, karşısında devasa bir hegemonyayı görüyor. Ve bu hegemonya yalnızca siyasi değil; kültürel, ekonomik, toplumsal… Hegemonya, eski dünyayı korumak için her alanda kendini yeniden üretiyor.

Gençler bu baskıyı iliklerine kadar hissediyor. Ancak bunaltının altında gizlenen o büyük soru işareti var: "Neden böyle olmak zorunda?" İşte o soruyu sormak bile bir direnişin başlangıcı.

Şimdi, meydanları dolduran gençlerin taleplerini küçümsemek yerine dinlemek gerekiyor. Çünkü sesleri yüksek, dilleri karışık ve bazen sert. Ama bir hakikati taşıyorlar: Değişim taleplerinin arkasında sahici bir dünya arayışı var.

Belki de "Kimse konuşmuyor" diyenler, sadece onların kelimelerini anlamaya çalışmayanlardır. Çünkü bu gençler yalnızca bağırmıyor; yazıyorlar, üretiyorlar, tartışıyorlar. Umudu büyütüyorlar.

Ve evet, milyonlar sokakta. Fiziksel olarak ya da sanal alanlarda, sanatla, kelimelerle, eylemlerle. Çünkü geleceğin sesini onlar duyuruyor.

Dinlemenin vakti gelmedi, yoksa onlar zaten kendilerini hayli hayli tüm yaratıcılıklarıyla dinletecek.

title