Deprem bölgesinde yaşayan engellilerin sorunları nasıl çözülecek?
Emre Taşgın
Depremden kurtulmayı başaran engellilerle veya onların yakınlarıyla yapılan röportajlar basında yer almaya başladı. Çoğu engelli kişi yakınlarının desteği sayesinde kurtulduğunu ifade ediyor. Basın ise bildiğimiz gibi: Engellileri kurtaran yakınlar kahraman, engelliler ise aciz... Bulunca insanları duygusal olarak etkileyebilecek bir hikaye, suyunu çıkarana kadar kullanıyorlar. Peki engellilerin afetlerde yaşayacakları kader birilerinin yardımını beklemek mi? Başka bir şey mümkün değil mi?
Yayınlanan haberlere baktığımızda engellilerin deprem esnasında nasıl davranması gerektiği konusunda yeterli bilgiye sahip olmadığı anlaşılıyor. Bu sonucu etrafımızdaki arkadaşlarımızla yaptığımız sohbetlerden de çıkarabiliyoruz. Dolayısıyla engellilerin afet öncesinde ve afet esnasında yapması gerekenlere ilişkin uygulamalı eğitimler almalarının ne kadar önemli olduğu gayet açık. Bu konuyu engelliler alanında faaliyet yürüten STK'lar, AFAD ve ilgili diğer kamu kurumlarının gündeme alması gerekir. Gelgelelim depremden önce bazı illerde kamu kurumları tarafından personellerine yönelik gerçekleşen ilk yardım eğitimlerine engelliler dahil edilmemişti. Bunun nedenini öğrenmeye çalıştığımızda, engellilere yönelik ayrı bir programın hazırlığı içerisinde olunduğu belirtilmişti. Eğer engelliler afet ve ilk yardım gerektiren durumlarda ne yapacağını anlatan uygulamalı eğitimler alsaydı, belki de bu süreçte yakınlarından gelecek yardımı beklemek zorunda hissetmeyecekti.
Depremde evini kaybeden engellilerin barınma sorunları sadece çadır veya konteyner bulunca çözülmüyor. İlk günlerde etrafında engelli tuvaleti bulamadığı için hasarlı evine girerek ihtiyacını karşılayan arkadaşlarımız oldu. Üstelik halen erişilebilir tuvalet sorunu kesin bir şekilde çözüme kavuşmuş değil. Görme engellilerden oluşan aileler dağıtılan yardımlara ulaşmakta güçlük yaşayabiliyor. Sürekli ilaç kullanan bireyler bunları temin etmekte zorlanıyor. İşitme engelliler işaret dili bilen birini bulamadığı takdirde kendisini ifade edemeyebiliyor. Gerçek şu ki şimdiye kadar bireysel vaka bildirimlerinin ilgili yerlere ulaştırılması sayesinde çözülebilen sorunların sistemli bir şekilde üzerine gitmek gerekiyor.
Deprem bölgesinde yaşayan çoğu engellinin ikamet ettiği evlerin şiddetli bir sarsıntıya dayanıklı olmadığı gibi fiziki erişilebilirlik şartlarını karşılayamadığını da biliyoruz. Örneğin tekerlekli sandalye kullanıcıları veya yürüme güçlüğü çekenler ülkenin her tarafında kendilerine uygun ev bulmakta zorlanıyor. Bulundukları binalara rampa veya asansör yapılmasını talep ettiklerinde de diğer sakinler tarafından "istenmeyen insan" haline geliyor. Bugünlerde en yakın zamanda evlerin inşa sürecinin başlayacağı haberleri gündemde yer almaya başladı. Yeniden yapılacak konutların deprem mevzuatı kadar engelliliğe ilişkin yasal düzenlemeler de dikkate alınarak inşa edilmesi gerekiyor. Kimse "sırası mı" diye sormasın; çünkü tam sırası!
Deprem sonrası engellilerin temel gereksinimlerini karşılamakla ilgili ihtiyaçları kadar bundan sonraki çalışma hayatlarının nasıl şekilleneceği de önem taşıyor. Milli Eğitim Bakanlığı'nın olağanüstü hal ilan edilen illerde yaşayan kamu çalışanlarına yer değiştirme hakkı tanıması memnuniyetle karşılansa da, engellilerin bu kapsama dahil edilmemesi üzerine üyesi olduğum Eğitimde Görme Engelliler Derneği bir basın açıklaması yayımlayarak devamında da #AfetteEngelliyeTayin başlıklı Tweet etkinliği düzenledi. Türk Eğitimsen ise "engellilik durumuna bağlı olarak yer değiştirme hakkının verilmesi" talebinde bulunduğunu açıkladı. Eğitimde Görme Engelliler Derneği'nin açıklamasına dönecek olursak, "Kahramanmaraş'ta 6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen depremler nedeniyle şehirlerin erişilebilirliği olumsuz yönde etkilenmiş; alt ve üst yapılar tahrip olmuş; şehirlerde hareket edilebilecek sokak, kaldırım vb. yapılar ve engellilerin sıkça kullandığı toplu taşıma sistemleri kısmen veya tamamen kullanılamaz hale gelmiştir" tespiti oldukça yerinde. Şu an için birçok ilde engellilerin idari izinli sayılması makul bir çözüm ise de, depremden orantısız biçimde etkilenen bir kesim olarak talep eden engellilerin yer değiştirme hakkına sahip olmasını gerekli buluyoruz.
Deprem, ülke nüfusunun neredeyse dörtte birini doğrudan veya dolaylı olarak etkiledi. Herkesin acısı aynı değerde. Yaşanan sorunlar bireysel ve bunların ayrı ayrı ele alınıp çözüme kavuşması gerekiyor. Depremden içerisinde bulunduğu şartlar nedeniyle ciddi şekilde etkilenen bir kesim olarak engellilerin karşılaştığı problemlerin görünür olması, çözüme giden yolda atılmış önemli bir adım. Yaralar sarılırken hem anlık ihtiyaçlar tespit edilerek hızlıca giderilmeli, hem de bir doğa olayının felakete yol açmamasını sağlamak üzerine tedbir alıcı uygulamalar hayata geçirilmeli. Bunun için kimsenin kendisini dışarıda hissetmemesini sağlamamız gerekiyor. İşte o zaman birliktelikten söz edebileceğiz.