Negatif derecede pozitif düşünme
Elif Zorcan
Bazı şeyler amacından sapar. İstemeseniz de amacınız öyle olmasa da anlamında değişim olabilir.
Mesela, 'olumlu düşünmek' diğer tabir ile, 'pozitif düşünmek' bu amacından sapmak tanımına çok uyar.
Ben de dahil olmak üzere pek çok kişisel gelişim uzmanı meslektaşım, pozitif düşüncenin önemini anlatırız. Çünkü bi yönüyle hayati önem taşır.
Peki bi kişi, iflas ettiğinde, çok sevdiği birini kaybettiğinde, ölüm yakınında birine geldiğinde, aşk acısı çektiğinde, eşiyle tartıştığında ya da çocuğu hastalandığında pozitif düşünebilir mi?
Ya da böyle bir zamanda bu cümleyi görmek bile onda bir irrite olma durumunu doğurmaz mı?
Valla ne yalan söyleyeyim ağzına kürekle vurulası hareket!
E peki ben de bir kişisel gelişim uzmanı olarak aslında ne demek istiyor olabilirim?
Demek istediğim şu, bir insan acı çekerken pozitif düşünemez elbette. Ama neden negatif düşünür?
Bence kilit soru bu!
Tamam hep pozitif düşünmeyelim ama allasen hep negatif de düşünmeyelim.
Olaylara sadece durum gözüyle bakabiliyor musun?
Duygu katmadan, anlamı eskiden yaşanmışlıkların etiketi ile yargılamadan, eski kalıplara sıkıştırmaya çalışmadan, sadece durum olarak gözlemleyebilir misin?
Örneğin, birinin sana bir bardak su verirken kabaca uzatılmış bardak sende, değersizlik ve sevgi görülmeme hislerini tetikliyor olabilir. Sevdiğin birinden bi bardak su istemişsindir. O da senin bu tetiklenmenden habersiz, art niyetsiz ama bi şekilde sert şekilde uzatmış olsa o bardağı ne olur?
Senaryo başlar kafanda.
'Kesin beni sevmiyor, bana değer verse suyu böyle vermezdi. Benim ona önem verdiğim kadar bana önem vermiyor. Ne kadar da yanılmışım. vs…'
Liste uzar gider.
Fotoğrafa bir de şu açıdan bakalım.
Sen istediğin için sana su veren biri var. Ve o sana suyu uzatırken, senin öncesinde ne yaşadığını bilmiyor. Daha önce bu konu ile alakalı yarandan habersiz. Değersizlik düşüncen aklında bile yok. Üstelik seni seviyor da. Sana su vermek için acele etti ve sert şekilde uzattı bardağı.
Durum bu.
Peki senin yazdığın senaryo ile alakası var mı?
pek tabii yok..
Peki sen kendi yazdığın filmin senaryosunda neden kendine figüran rolünü uygun görüyorsun da, baş karakter rolünü kapmıyorsun?
Kendini neden kendi kurgunda boğuyor, üzüyor ve eziyorsun?
Hepsi değişebilir.
Tek gereken bakış açında bir farkındalık oluşturmak ve ilmek ilmek, acele etmeden ve bebek adımları ile pozitif düşünmeyi değil olumlu düşünmeyi, sonra da bu düşüncelerin yarattığı deneyimi yaşamayı sürdürebilmek.
Olumlu düşünce ise, tasavvufta hüsn-ü zann denilen şey ile aynıdır. Bu da iyi zannetme demektir. Az önce verdiğim örnekteki durumla birleştirecek olursam; susadığım için bana su veren arkadaşım yardımsever biri diyebilmek ve orda kalabilmek aslında.
Beklentisiz, felaket senaryosuz ve sade bir bakış açısı ile var olan ya da olacak acılarını azaltabilirsin.
Ve bence bunu kesinlikle yapmalısın.
Güzel günler dilerim.
Sevgimle
Elif Zorcan