Dünya Altın Konseyi'nin (World Gold Council) merakla beklenen 2025 Merkez Bankaları Altın Rezervleri Araştırması 2 gün önce yayınlandı. Raporda öne çıkan gelişme son 3 yıldır merkez bankalarının altın rezervlerini daha hızlı artırması. Bu dönemde her yıl 1,000 tondan fazla altın alımı gerçekleşmiş; bu rakam geçmiş on yılın ortalamasının neredeyse 2 katı.
Peki merkez bankaları son dönemde neden daha fazla altın alıyor?
1- Talebin nedeni
Altına olan talebin en önemli nedeni ekonomik ve jeopolitik belirsizlikler.
Son dönemde artan belirsizlikler ile birlikte bu talep daha da artacak. Ankete katılanlar Merkez bankalarının %95'i önümüzdeki bir yıl içinde küresel altın rezervlerinin artıracağını düşünüyor. Üstelik ankete katılan merkez bankalarının %43'ü kendi rezervlerini de artırmayı planlıyor. Bu oran geçtiğimiz yıl sadece %29'du. Dikkat çeken bir nokta daha var:
Hiçbir merkez bankası rezervlerini azaltmayı düşünmüyor.
2- Neden altın?
Araştırmaya göre merkez bankaları için en önemli üç kriter şöyle sıralanıyor:
Kriz dönemlerindeki performansı (%85)
Portföy çeşitlendirmesinde sağladığı katkı (%81)
Uzun vadeli değer koruma özelliği (%80).
Kısacası, merkez bankaları altını sadece riskten korunma aracı olarak değil, aynı zamanda krizlerde güvenilir bir liman olarak görüyor.
3- Dolara bakış değişiyor
Bir başka önemli gelişme ise rezerv tercihlerindeki değişim.
Merkez bankalarının %73'ü ABD dolarının rezerv içindeki payının önümüzdeki beş yılda azalacağını düşünüyor. Bu durum euro, yuan (renminbi) ve altın gibi alternatif rezerv varlıklara yönelişi beraberinde getiriyor. Dolayısıyla, merkez bankaları dolar riskini azaltırken, altına ve diğer alternatiflere yöneliyor.
Sonuç
Merkez bankalarının daha fazla altın almak dışında değiştirdiği bir şey daha var: altını kendi ülkelerinde tutmak. Ukrayna krizi sonrası Rusya'nın kötü gün için biriktirdiği altın rezervlerine el konulması sonrası, diğer ülkeler bundan ders çıkarmış olmalı ki fiziksel altınları kendi ülkelerinde tutma eğilimi artmış. Merkez bankalarının %59'u altınlarını artık kendi ülkelerinde saklıyor; geçtiğimiz yıl bu oran sadece %41 idi.
Sonuç olarak merkez bankalarının altına olan ilgisi, global ekonomik ve politik dalgalanmaların gölgesinde giderek artıyor. Bu eğilimin yakın gelecekte de devam edeceğini söylemek yanlış olmaz.
Okuduğunuz için teşekkürler.