Doğan Seyfi Dağtaş

Yapay Zekânın Gölgesinde İnsanlık: Teknolojinin Sınırı Nerede?

23.06.2025 13:16
Haber Detay Image

Her çağ kendi mucizesini yaratır. Bin yıllar önce ateşin yakılmasıyla başlayan insanlık serüveni; buhar gücüyle, elektriğin evcilleştirilmesiyle, ardından internetin keşfiyle dönüm noktalarına ulaştı. Fakat bugün, insanlık tarihinin belki de en tartışmalı eşiklerinden birindeyiz: Yapay zekâ çağında.

Bir dönem bilim kurgu yazarlarının hayal gücünü süsleyen "düşünen makineler" artık hayatımızın her yerinde. Ekranlarımızın arkasında, internet aramalarımızda, önerilen videolarda, yazım düzeltmelerinde hatta sağlık raporlarında bile bir yapay zekânın izine rastlıyoruz. Bu sistemler sadece bilgiyi işlemekle kalmıyor; öğreniyor, gelişiyor ve kararlarımıza yön verecek biçimde evriliyor.

Durup sormak gerekiyor: Bu gelişmeler gerçekten insanın yararına mı, yoksa kontrolün yavaş yavaş elimizden alınmasının zarif bir biçimi mi?

Yapay zekânın sağladığı kolaylıklar inkâr edilemez. Tıbbi teşhislerde saniyeler içinde analiz yapan sistemler, üretimde verimliliği katlayan algoritmalar, sanat ve edebiyatta yaratıcı süreçleri destekleyen yapay zekâlar… Ancak bu kadar büyük kolaylık, bazen bir rehaveti de beraberinde getiriyor.

İnsan artık sorgulamıyor, düşünmüyor, karar vermek istemiyor. Sormak, araştırmak, anlamak yerine sadece "önerilen"e yöneliyor. Böylece teknoloji bize hizmet etmekle kalmıyor; ne düşüneceğimize, ne okuyacağımıza, neyi satın alacağımıza ve hatta kimi seveceğimize bile karar vermeye başlıyor.

En büyük tehlike ise bu dönüşümün sessiz yaşanması. Her yeni teknolojide bir geçiş sancısı olurdu; ama yapay zekâda sancı yok, çünkü konfor çok. Üretken yapay zekâlar makaleleri yazıyor, müzikleri besteliyor, görselleri çiziyor. Belki de yakında hayal etmeye bile gerek kalmayacak; çünkü bizim yerimize hayal eden bir sistem olacak.

Peki o zaman, insan neyle tanımlanacak?

Üretimle mi, düşünceyle mi, yoksa sadece "tüketimle" mi?

Asıl sorun, teknoloji değil. Sorun, teknolojinin sınırının çizilmemesi. Bu sınır teknik olarak değil, etik olarak belirlenmeli. Bir yapay zekâ bir suçluyu tanımlayabilir, ama suçluluğa karar verebilir mi? Bir algoritma hangi haberin doğru olduğuna dair filtreleme yapabilir ama o haberin insanlık için faydalı olup olmadığına karar verebilir mi?

Cevap: Hayır. Çünkü insan zekâsının yerini henüz alamayan tek şey, vicdandır.

Gelişen dünyada yapay zekâyı dışlamak bir geri adım olur, ama onu sorgusuzca hayatın merkezine almak da bir başka uçurumdur. Çünkü teknoloji araçtır; amaç ise insan olmalı.

Unutulmamalı ki; pusulası olmayan bir gemi ne kadar hızlı giderse gitsin, bir gün karaya oturur. Bizim de bu dijital fırtınada tek rotamız etik, bilinç ve insani değerler olmalı.

Yapay zekânın gölgesinde değil, yanında yürümeyi öğrenmeliyiz. Yoksa insanlık, kendi geliştirdiği gölgeden korkan bir siluete dönüşür.

Yazarın Tüm Yazıları

title