Bugün teknoloji artık sadece bir sektör değil, bir zihin haritası. Her geçen gün yeni bir cihaz, yeni bir yazılım, yeni bir çözüm geliştiriliyor. Ama asıl mesele şu: Biz gerçekten ilerliyor muyuz, yoksa sadece daha hızlı mı dönüyoruz? Bu sorunun yanıtı, kodun ötesindeki aklı sorgulamaktan geçiyor.
Yapay zekâ, son on yılın en büyük teknolojik kırılmalarından biri. Ancak sanıldığı gibi sadece mühendislerin ya da yazılımcıların konusu değil; sosyologların, etikçilerin, psikologların ve hatta sanatçıların da doğrudan ilgilenmesi gereken bir alan. Çünkü bu teknoloji, yalnızca üretimi değil; düşünce tarzımızı, iletişimimizi, karar alma süreçlerimizi de dönüştürüyor.
Yıllardır algoritmalarla çalışıyor, makinelerle konuşuyor, sistemler tasarlıyorum. Ama her sistemin merkezinde, o sisteme ruh katan bir fikir, bir değer, bir amaç olmalı. Aksi hâlde, teknoloji sadece kendini çoğaltan bir döngüye dönüşür. Ve biz, farkında olmadan amaca hizmet eden değil, aracın esiri olan bireyler hâline geliriz.
Yapay zekâ, bir problemi çözmekten çok daha fazlası olabilir. Otonom sistemler, kendi kararlarını verirken bizleri temsil edeceklerse, o zaman biz kimiz? Hangi etik değerlerimizi onlara aktarıyoruz? Hangi kırmızı çizgileri tanımlıyoruz? Kopyalanabilir zekâlar üretiyoruz ama onları eğitirken hangi referansları kullanıyoruz? İşte bu sorular, kod kadar önemlidir.
Geleceğin dünyasında fark yaratacak olan şey, işlem gücü değil; vizyon gücü olacak. Çünkü artık mesele şu: Hangi cihazı yaptığın değil, neden yaptığın. Hangi sorunu çözdüğün değil, kimin hayatına ne kattığın. Bugünün mühendisleri, yarının filozofları olmak zorunda. Çünkü bir yapay zekâyı eğitmek, aynı zamanda bir dünya görüşü empoze etmektir.
Ve bu nedenle, teknoloji artık sadece teknik bir uğraş değil. Ahlakla, sosyolojiyle, insanlık onuruyla birlikte yürütülmesi gereken bir yolculuk. Bu yolculukta bizler yalnızca yazılımcı değil, aynı zamanda yol gösterici olmalıyız. Makineye değil, önce kendimize neyi amaçladığımızı sormalıyız.
Kod yazmak bir beceridir; ama o koda vicdan yüklemek bir sorumluluktur. Bu sorumluluğu taşıyan her birey, sadece bir geliştirici değil, aynı zamanda bir dönüştürücüdür. Ve işte bu yüzden; geleceği şekillendirmek isteyen herkesin önce şu soruyu kendine sorması gerekir: "Yazdığım bu kod, yalnızca çalışan bir sistem mi, yoksa daha adil bir dünya için bir katkı mı?"