Allah’a yaklaşma vesilesi olarak Kadir Gecesi
Doç. Dr. Abdurrahim Kaplan
Kur'ân'ın kendisinde indirilmeye başlandığı Kadir gecesi, Kur'an'ın ifadesiyle "Bin aydan daha hayırlı bir gecedir." (el-Kadr, 97/1) Kadr, mana itibariyle şeref anlamındadır. Nitekim bu şekilde isimlendirilmesinin sebebi onun diğer gecelere göre çok şerefli ve kıymetli olmasındandır. Bu gecenin hangi gün olduğuyla ilgili farklı rivayetler olmakla birlikte meşhur görüşe göre Kadir gecesi Ramazan ayının 27. gecesidir. Bu geceyi önemli kılan temel hususlardan biri " O gecede Rablerinin izniyle melekler ve Ruh'un (Cebrail) her hayırlı iş için yeryüzüne inmesidir." (el-Kadr, 97/4) Dolayısıyla bu gecede melekler yeryüzüne iner, insanlara selam verir, onların dualarına âmin derler. Nitekim melekler, o gece ayakta olan, oturan, Kur'ân okuyan ve namaz kılan her mümine selam verirler. Allah bu gecede hayır ve selamet olan şeyleri takdir eder, bela ve musibetleri ise diğer gecelerde takdir eder. Aslında mümin bütün vakitleri Kadir gecesi olarak görüp o şekilde değerlendirmelidir. Ona göre bütün mekânlar Arafat, bütün günler Cuma günü gibi mübarek kabul edilmelidir. Bütün günlerini Kadir gecesi gibi idrak edemeyen insanın hiç olmaza bu geceyi iyi bir şekilde ibadet, istiğfar ve nedametle değerlendirmesi, dünya ve ahireti için önem arz etmektedir.
Peki, mümin bu geceyi fırsat bilerek hayatında hangi yanlışları düzeltebilir, hangi eksiklerini giderebilir. İsterseniz oraya yönelelim.
Kadir gecesinin kıymet ve önemini dikkate alarak kalan ömrü boyunca bütün ahlak ve davranışlarında dengeli olabilir.
Kendisine her türlü nimeti veren Yüce Allah için rüku ve secdede eğilebilir.
Ümmetin emaneti olan yetimlerden birini himayesine alarak başını okşayabilir.
Elinin altındaki maldan ihtiyaç sahibi bireylere pay ayırarak geçinmeleri için destek sağlayabilir.
Adalet duygusunu her şart ve vakitte diri tutarak ona sımsıkı sarılabilir.
İnsanlara yumuşak ve güler yüzle davranabilir.
Kalbini her türlü kötü düşünce ve vesveselerden temizleyebilir.
Kalbindeki nefsanî düşünceleri bir tarafa atarak gösterişten sakınabilir.
Nefsinin kötü arzularından uzaklaşabilir.
Makam, mevki derdiyle yanıp oraya giden her yolu mubah görmekten sakınabilir.
Kalbini ilahi yakınlıktan uzaklaştıran bütün duygu ve davranışlardan uzaklaşabilir.
Her halinde Allah'a teslim olup tecelliye rıza gösterebilir.
Zenginlik ve fakirlik hallerinde ona güvenerek sevinç ve üzüntü hallerinde de ona yönelebilir.
Mal, servet gibi dünyalık şeyleri haram yollarla çoğaltmaktan sakınabilir.
Herkesi Allah için severek, onlarla uyum içinde yaşayabilir.
İnsanların hak ve hukukuna riayet ederek onlara haksızlık etmekten sakınabilir.
Yapmış olduğu bütün iyilik ve kötülüklerin ahirette karşısına çıkacağı bilincine varabilir.
Mümin, bütün bunları Kadir gecesini idrak bilinciyle hayatına katabilir. Unutulmamalıdır ki Allah'a karşı cüret ve edepsizlikle işlenen küçük kusurlar tövbe edilmezse birikerek çoğalır, küçük iken büyük olur; insanı yakar. Bütün bu davranışlar insanı Rabbine karşı nankör bir duruma sürükler. Nankör kimse ise Rabbine itiraz eder, Allah'ın işlerini kusurlu bulur, sürekli sıkıntı ve musibetleri sayar kavuştuğu nimet ve rahatlıkları görmezden gelir. Her haliyle isyan içindedir; ya büyük günah işler ya inkâra girer. İlahi huzura hazırlanma konusunda gevşek davranır. Allah'a karşı hürmette kusurlu davranır. Geleceği ve ahireti için hazırlık yapmaz.
Mümin,kdirde kadir gecesini gerçek manada ihya etme şerefine erişmiş olur.
Allah, cümlemize bu geceyi hakkıyla idrak edebilmeyi nasip etsin. Bu geceyi özümüze dönmeye vesile kılsın. Âmin.
Hoşça kalın..
Dostça kalın…