Haberler

Çocuğumuzla nasıl daha mutlu ya da eğlenceli oyun oynarız?

Didar Üstün

Didar Üstün

Sunucu-Moderatör
14.10.2021 07:47

Ebeveynlerin aklındaki bir soru da, Çocuğumla nasıl daha mutlu ya da eğlenceli oyun oynarım. Ebeveyn Koçu Elif Garipağaoğlu ile tüm merak edilenleri konuştuk.

1.Sizi biraz tanıyabilir miyiz?

Merhaba Elif Garipağaoglu, kırk dört yaşındayım. İnsanlar ve ilişkiler konusunda şark hizmetine erken yaşlarda başlamış, geç yaşlarda anne olmuş, büyüme serüvenine doğurmayla selam çakmış bir kadınım.

Hamileliğimle beraber tezgahıma aldığım konuların, kendi yaşam hikayemi anlamlandırma sürecinde bana ne kadar iyi geldiğini fark etmemle eş zamanlı olarak cebimdekileri spontan bir biçimde elfservis isimli Instagram hesabımdan paylaşmaya başladım.

Normalde lisans eğitimim uluslarası ilişkiler ve 22 yıl bankacılık yaptım. Bir noktadan sonra farklı bir yolu seçtim, belki de yol beni seçti. Uluslararası koç federasyonundan koçluk sertifikamı aldıktan sonra ebeveyn koçluğu alanında muhtelif eğitimler aldım. Bunun yanında kendime yatırım yapmak, iç dünyamı zenginleştirmek için mindfulness, şiddetsiz iletişim, pozitif iletişim, öz şefkat, temel psikoloji, nörolinguistik programlama, bağ odaklı ebeveynlik, nefes teknikleri eğitmenliği, masal terapisi eğitmenliği gibi eğitimler aldım.

Zamanımın büyük bölümünü ebeveynlik başlığı altına girebilecek konuları öğrenmek, deneyimlemek ve danışanlarımla paylaşmak adına okumak, gözlemlemek ve araştırmakla geçiriyorum.

2.Çocuklarımızla oyun oynamak neden bu kadar zor?

Çünkü çoğumuzun oyun anıları ile ilgili repertuvarı boş, silik ya da hatırlamak istemeyeceğimiz şekillerde olumsuz duyumsamalarla dolu. Belki eleştirildiğimiz, yargılandığımız ya da bir noktada yeterli hissettirilmediğimiz anlardan, anılardan oluşuyor.

Bilmediğimiz şey bizi korkutur, sinir sistemimizin çalışma şekli böyle. Tehdit olarak algılarız. Ve o tehditten kurtulmak için savaşmak, kaçmak ya da donmak olarak bilinen yöntemleri kullanırız.

Oyun oynamaktan "hoşlanmama" sebeplerimiz bizi genellikle hiç oyun oynamamaya veya "bitse de gitsek artık" hissinde oyunda tutmaya sebep oluyor.

Özellikle okul öncesi çocukluk döneminde, çocuğumuzla birlikte geçireceğimiz zamanlarda kutu oyunları, puzzle, kitap okuma ya da yapılandırılmış diğer aktiviteleri tercih etmemizin önemli bir sebebi bu: bilmediğimiz şeye olan doğal tepkimiz.

3.Çocuğumuzla nasıl daha mutlu ya da eğlenceli oyun oynarız?

Öncelikle ebeveynlik sorumluluğuna giren hiçbir şeyi "mükemmel" yapmak zorunda olmadığımızı paylaşmak isterim. Kendime ve çalıştığım ebeveynlere: İçimizdeki kusursuz olma itkisinin, bizleri tehlikeli bir fantezi olan "mükemmel ebeveynlik illüzyonuna" götüren araç olduğunu hatırlatmayı değerli buluyorum.

Niyetimiz, çabamız "elimizden gelenin en iyisini" yapmakta kalırsa değişim ve gelişime açık olma halimizi koruyabiliriz. Diğer türlü "Bak işte yine beceremedin, en iyisi bırak bu işleri, sen kim mükemmel ebeveyn olmak kim" gibi bir döngü oluşuyor.

Bu sebeple yaptığım grup koçluk programının ismini "Deneye Yamula Ebeveynlik" koydum. Denemek ve yamulmak hepsi ebeveynlik paketine dahil. Önemli olan düştüğümüz yerlerden çıkmak, gerektiğinde tamir çantamızla beraber üzerimize düşen onarımı vakitlice yapabilmek.

Oyuna bakış açımızı da bu bağlamda revize edersek çocuğumuzla bağlantıda kaldığımız anlardan keyif almaya başlayacağız. Sizi temin ederim.

Bir diğer konu ise gerek ebeveynlik gerekse yaşamla ilişkimizdeki tüm konuları kapsayacak çok tanıdık bir başlık: beklentilerimiz.

Oyundan ve dolayısıyla çocuğumuzdan beklentimizin ne kadar gerçekçi ve sürdürülebilir olduğunu zihnimizde sıcak tutmak önemli bir detay.

Örneğin, okula yeni başlayan ve zorlanan çocuğumla okul temalı oyunlar oynuyorum, okulun ne kadar iyi, güvenilir ve gerekli bir yer olduğuna ve çocuğumun okulda mutlu olması gerektiğine dair mesajlar veriyorum ve tüm bunları yaparken bir o kadar de zorlanıyorum aslında. Hem vaktimi, hem enerjimi hem beklentilerimi oyuna yerleştirip bunun mutlu sonla neticelenmesini istiyorum.

Bir bakıyorum çocuğum hala okula giderken mutsuz, huzursuz, ağlıyor ,gitmek istemediğini söylüyor o zaman bende büyük bir hayal kırıklığı oluyor. "Günlerdir bıkmadan yılmadan oyun oynuyorum yine de işe yaramadı yine ağlayarak gidiyor" diyorum ve oyundan soğuyorum, işe yaramadığını düşünüyorum.

Oysa ki burada çocuğumda veya bende yolunda gitmeyen bir şey olduğu için değil olaya bütünsel olarak bakış açımda güncellenmesi ve geliştirilmesi gereken yerler olduğu için böyle sonlanıyor. Hayal kırıklığım beni yanlış adreslere yönlendiriyor.

Çocuğumun okul konusunda kurmuş olduğum oyunda bir anne/ baba olarak benden aslında ilk ve belki de tek beklentisi, onun kaygısını anlamam ve orada kalmam.

4. Bir anne veya baba olarak evde oynadığımız oyunlarla ilgili önerileriniz olur mu?

Bu konu ile ilgili saatlerce konuşabilirim. Fakat özellikle pandemi ve okula başlangıç dönemi olması sebebiyle Çocuklarımızın ilk etapta en çok ihtiyaçları olan şeyin kahkaha ve birlikte gülmek olduğunu net biçimde ifade edebilirim.

Özellikle okul öncesi çocuklarda oksitosin hormonunu aktive edecek oyun dışında çok fazla bir alan yok.

Çocuklar sadece çocuk oldukları için yaşam dinamikleri içinde pek çok şeye karar veremiyorlar. Gidecekleri okul, oturacakları ev, kendileri ile ilgili yapılacak alışverişler, akşam yemek masasında karşılaşacakları menü, gidecekleri okul, öğretmenleri, sınıf arkadaşları gibi pek çok şeyde edilgen ve küçükler. Bu doğal olarak kronik bir güçsüzlük hissine evriliyor.

Bizim güçlü ve büyük yaşam figürleri olarak oyun içerisinde: küçük, beceriksiz, şapşal ve yetersiz duruma düştüğümüz ve bunu abartılı biçimde sergilediğimiz her an çocuğumuza bu anlamda şifa olacaktır.

Çalıştığım ebeveynlerden bu konuda aldığım soru genellikle: onlara olan saygılarını, sözümüzün geçerliliğini, etki alanımızı kaybetme endişesi hakkında oluyor.

Bilim bu endişenin tam tersini doğruluyor. Pek çok disiplin ve sınır sorunu ile ilgili meselenin beraber atılan kahkahalı oyunlar neticesinde daha yumuşak geçişlerle atlatıldığı bir gerçek.

Beraber söylediğiniz bir tekerleme ya da şarkının sözlerini hatırlayamamak, yanlış söylemek ve abartıp saçmalayarak şaşırmak bile onların güzel gözlerinde mutluluğa sebep olacaktır. Bunun için sadece oyun değil ebeveynlik yolculuğumuzun bütününde önce ezberlerimizi sorgulamak ve belki yüz yüze gelmek cesaretini gösterebilmek değerli bir adım.

Bir de son olarak oyunun hayatın her yerinde olduğunu, ortaya çıkarmak için ihtiyacımız olan "oyuncu ebeveyn" bakışının biraz pratik ve biraz da sıcak tutulan niyetle kazanılabileceğini hatırlatmak isterim.

İçilen çorbaya kaşıkla çizilen şekli bulmanın, beraber yürünen kaldırımdaki çizgilere basmamanın, bulutları hayvanlara, şekillere benzetmenin, kuş cıvıltılarından şarkı uydurmanın bile bir oyun olduğunu deneyimledikçe birlikte yaşadığımız anların tadını çıkarma kapasitemiz de genişliyor.

Çünkü ebeveyn çocuk ilişkisi de diğer tüm ilişki biçimleri gibi anlar üzerine inşa ediliyor.

Deneye yamula, yolda beraberiz.

title