Toplumun cinnet hali
Çiğdem Sidar Ceylan
3. Sayfa haberleri sınırlarını aştı taşıyor artık. Hani diyorum bu adla bir gazete yayınlansa iyi satar. Üçüncü sayfa haberleri, kategori olarak tek başına bir gazetenin tüm sayfalarını dolduracak yoğunlukta haber barındırıyor vaziyetimiz.
Üçüncü sayfa haber kategorisi, gazetelerin 3. Sayfasında yer alan adli vakalardan, cinayet, kaza, yangın, gasp, darp, cinsel şiddet, bıçaklama, adam yaralama, gibi olaylardan adını alıyor.
Sadece bugün neredeyse manşetlerin yarısından fazlası, 3. Sayfa haberi olarak sınıflandırılabilecek şiddet içerikli haberlerden oluşuyordu
Bakın bunlardan sadece bir kaçını saydığımda, içine düştüğümüz şiddet ve nefret sarmalının boyutunu anlamaya yetecektir.
Mesela Bolu'da iddia o ki bir kadın sürücü husumetli olduğu söylenen ailenin çocuğunu arabayla ezmiş, sonra da pişmanlıktan mıdır nedir, yardım etmeye çalışmış.
Konya'da ise bir erkek, boşanma aşamasında ki eşini kıskançlıkla aracında bıçaklayıp öldürmüş, ardından aracı karakola çekerek teslim olmuş.
Manisa'da da 18 ayrı suçtan kaydı bulunan bir insan kılıklı, kılığından sıyrılıp, çocuğunun yanında ve onlarca tanığın içinde hamile eşini dakikalarca darp etmiş demir çubukla öldüresiye dövmüş.
Olay hemen önünde cereyan ederken, olaya müdahale etmediği için eleştirilen çay ocağı işletmecisinin, engelli olduğu için kalkmadığı iddia edilse de nasıl olur da öyle soğukkanlı durup olayı izlemeye devam ettiğini anlamak mümkün değil.
Diğer yandan Büyükçekmece'de yaşları 12-17 arası olduğu söylenen 8 çocuk, 16 yaşındaki bir diğer çocuğu bayıltana kadar dövüp, görüntüleri de sosyal medyadan paylaşmış.
Tarbzon'un Araklı ilçesindeki bir yayla evi yandıktan sonra, evin içerisinde 3 şahsın bıçaklanarak öldürüldüğü ortaya çıkmasına ne demeli?
İstanbul Maltepe'de yanında 5 yaşındaki çocukla tarikte, motosikletiyle hareket halindeyken silahlı saldırı sonucu öldürüleni, Şanlıurfa'da sahibi olduğu fıstık tesisinde, eşi ve çalışanını silahla vurup öldüren patronu… ve daha nicesi
Yasama erkinin şiddeti iletişim dili haline getirip meşrulaştırmasının, Yargı erkine duyulan güvensizliğin, yürütmenin ise yargıyı yönlendirmek çabasıyla hareket etmesinin sonucu değil midir bu?
Hukuka duyulan güvensizlikle, herkes kendi hukukunca konuşmaya, şiddete başvurmaya kendi cezasını kesmeye başlamaz mı?
Diğer taraftan, büyükşehirlere yönelen kontrolsüz göç, yabancılaşma, değersizlik, işsizlik ve açlığın ortaya çıkardığı öfkeyi, bireylerin nasıl deşarj etmesini beklersiniz?
Zaten hastalıklı bir namus ve ahlak anlayışı üzerinde büyüyen, iletişim beceriksizi toplumun, kor gibi duygu ve düşüncelerinin kışkırtmasıyla hoşgörünün ortaya çıkmasını beklemiyorsunuz sanırım.
Şiddet normalimiz oldu artık, evde, işte, okulda, sokakta, camide neredeyse her yerde, erkekliğin alametifarikası oldu.
Bu normalden nasıl sıyrılabiliriz, hukuk adalet ve yargıya yeniden güveni inşa ederek. Sizden olsun ya da olmasın, yanınızda ya da karşınızda dursun, suçluyu hukuk karşısına çıkarıp hak ettiğini almasını sağlayarak.
Eski Kızılay Başkanı Kınık'ın, trafik kazasında 17 yaşındaki gencin ölümüne yola açan, kızı mesela ve yargının bu hadisedeki tutumu, güveni inşa edecek ya da güveni daha da yıkacak olaylardan biridir.
Ne demiş Mahatma Gandi: Dikkat et bir gün altında kalırsın yıktıklarının.