Kadın ve şiddet sarmalından kurtulmak istediğimize, hatta kadına yönelik cinayetlerden rahatsız olduğumuza inanmıyorum artık.
Henüz yeni bir cinayete daha tanık olduk. Kağıthane'de bir kadın eski sevgilisi tarafından, sokak ortasında bir değil 15 defa ateş edilerek katledildi.
Cinayete kurban giden kadın, tehdit edildiğine dair suç duyurusunda bulunmak üzere savcılığa gitmeyi düşünürken, katili fırsat vermedi.
Savcılığa yetişse bir şey değişir miydi? O da tartışılır. Maalesef yetişemedi. Katil, 64 yaşında evli ve 3 çocuk babası. Maktül 42 yaşında.
Cinayet haberinin altına yapılan yorumlar, hastalıklı zihniyetimize, sapkın düşüncelerimize dair mide bulandıran bir resim çıkarıyor ortaya.
Tüm bunlar olup biterken, her gün yurdun farklı yerlerinde kadınlar, şiddete uğrayıp öldürülürken bir ilahiyat profesörü çıkıp şunu diyebiliyor: "Zina eden kişi bilmeli ki, benim öldürülmem gerekiyor. Ben burada öldürülmedim, kanunlar öyle değil. Usulüne göre bir şey buldum kendime göre, kanuna. İnsanları yanılttım kurtuldum cezadan dedi ya, öbür tarafta büyük bir ölüm cezasına benzer bir cezayla karşılaşacak"
Bunu bir televizyon programında ve internet ünlüsü, namı ve şöhreti almış yürümüş bir profesör söylüyor.
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), Yükseköğretim Kurulu (YÖK) ve şahsın çalıştığı İstanbul Üniversitesi, bir şey demiyorsa hala. Sistem ve kurumları, bundan ötürü kanalı da şahsı da cezalandırmıyor ya da görevden almıyorsa inanmıyorum artık.
Kadın ve şiddet sarmalından kurtulmak istediğimize, cinayetlerin önüne geçmek istediğimize, kadınları korumaya çalıştığımıza inanmıyorum.
"Zina eden kişi bilmeli ki, benim öldürülmem gerekiyor. Ben burada öldürülmedim, kanunlar öyle değil" bu cümlenin alt metninde ne var dersiniz. Aslında öldürülmeyi hak ediyor ama yasalar ayağımıza dolanıyor.
Böyle bir zihniyete üniversitelerimizde hala ders verdiriyorsak, gençlerimizi yetiştirmesine müsaade ediyorsak ve bunları profesör unvanıyla onurlandırıyor, televizyonlarımızda hoca diye konuk ediyorsak.
Bu cinayetleri durdurmak istediğinize inanmıyorum.









