Onların oyu(nu)na düşmeyin
Çiğdem Sidar Ceylan
"Hangi partiye oy vereceğini açıkladı." Şu sıralar sıklıkla duyacağımız haber başlıklarından biri. Özellikle sanat dünyasından kişilerin ve hala bir çoğunun ne iş yaptığını bilmediğim, adının başına fenomen sıfatını iliştiren nice zerzavatın konu olacağı haberler, sıklıkla önümüze gelmeye başlar.
Her seçim dönemi siyasi tercihlerinizi etkilemeye ve sizi durdukları yere çekmeye ya da baktıkları yerden bakmaya çağıran veya kışkırtan açıklamalarıyla nam-ı değersiz ünlülerin, özellikle sosyal medya üzerinden propagandaları ne kadar etkili olur derseniz, onu bilemem. Onu bilmeyi sosyologlar ve araştırmalarına bırakıyorum.
Ama göz ardı edilen bir şey var ki yaşadığınız coğrafyaya dair hiçbir fikri olmayan sizinle empati kurmaktan fersah fersah uzak olan, sanatını, ki o da tartışılır, siyasete alet edip nemalanmaya çalışan bu nemenem fenomenlerine ya da sanat gevezelerine bu fırsatı biz veriyoruz.
Birileri çıkıp sorsa "Yaşadığım kente, yaşam kültürüne, sorununa, sorunun çözümüne dair en ufak bir fikrin var mı?" Afallayıp kalır, verecek cevap bulamazlar. Hal böyleyken o zaman neden benim oyumun rengini belirleme hususunda beni yönlendirmeye çalışıyorsun.
Çünkü onları çağırıp, seçim mitinginde, sahnede onlara mikrofon uzatanların, sizin yaşam kalitenizi ne kadar yükselteceği değil, onun oyunun rengini belirleyen onun zenginliğini ne kadar arttıracağı, onun kasasına ne katacağı ya da tabiri caizse onu ne kadar yemleyeceğidir belirleyici olan.
Gerek hemen orda, miting sahnesinin ardında, gerekse de belediye başkanlığını aldığında.
Sanat diye bu toplumun hamuruna karıştırdıklarına baktığınızda, sanatçının da çok bir şeye benzemesini beklemek yanlış olur.
Nobel Edebiyat Ödülü sahibi İrlandalı yazar George Bernard Shaw' "Sanat var olmasaydı, gerçeğin kabalığı dünyayı katlanılmaz kılardı." Diyor.
Shaw bir başka yerde dilini daha sertleştirip "Sanat; davranışımızı, karakterimizi, adalet ve sempati hislerimizi rafine etmeli; kendi kendimizi tanımamızın, kendi kendimizi kontrol etmemizin, diğerleri için beslediğimiz saygı hislerimizin ve hareketlerimizin yücelmesine hizmet etmeli; bizi adiliğe, zulme, adaletsizliğe ve bayağılığa tahammül etmeyecek şekilde geliştirmelidir."
Şimdi, seçim meydanlarında, mitinglerde boy gösteren ve hatta bazen doğrudan rol alıp siyasete soyunan, adına sanatçı, yaptığına sanat demeye şahit gerek bu zatların, kendileri ve yaptıkları Shaw'ın yukarıdaki ifadelerine ne kadar oturur?
Hatta sizce de tam aksine hizmet etmiyorlar mı? Bizi adiliğe, zulme, adaletsizliğe ve bayalığa tahammül etmeye ve hatta onu alkışlamaya çağırıyorlar.
Oyunuzu kendi doğrunuza verin, onların oyuna ve oyununa düşmeyin.