Kim korkar kameradan!
Çiğdem Sidar Ceylan
Mahrem nedir? Ne zaman, nerde ve kime göre? Ne olduğu değişkenlik gösteren ama temelde, Türk Dil Kurumunun tanımana göre; başkalarının duymaması, öğrenmemesi gereken, gizli olan şey anlamına gelir. Yani yasak olan ki haramla aynı kökten gelir. Mahrem, namahrem, mahremiyet, mahrum, haram hepsi aynı kökten türemiş kelimeler.
Mahrem ve mahremiyete dönersek. Başta da dediğim gibi, zamana göre sınırları ve çapı değişen bir çemberle tarife çalışırsak, dünün çemberi neredeyse bütün hayatımızı kuşatacak denli genişken, bugün o çemberin ne kadar küçüldüğü ya da daraldığının farkında mısınız?
Farkındasınız elbette ama her neye kapılmış sürüklenip gidiyorsak ya da sürüklendiğimizden nasıl bir haz alıyorsak artık, mahremiyet çemberini daralttıkça daralttık. Bununla da yetinmeyip bu çemberi küçücük bir noktaya dönüştürmek için birbirimizle yarışmaya başladık ki bunun adına, özgüvenle soslanmış özgürlük adını verdik.
En basitinden medyanın diline bakın, abartılı dekolte giyim kuşamıyla,ya da doğrudan çıplaklığıyla herhangi bir medya platformunda görünmeye çalışan ve salt görece fiziksel güzelliğiyle tanıdığımız nice ünlüyü, 'Cesur pozlarıyla nefes kesti' diye haber yapıyoruz.
Hevesli ve gönüllü, görünür olma derdindeki nice görünmez, mahremiyle, mahremini deşifre ederek görünür olmaya çalışıyor ve olabiliyor da. Sıklıkla bunun adına bazen cesaret, bazen özgüven, bazen doğallık ya da samimiyet deme yanlışına düşüyoruz.
Neden? Çünkü çoğumuzun için de ya bir röntgenci ya da teşhirci saklı. Ya da ikisi beraber kol kola girmiş, birbirini besliyor.
Haberler.com'un CEO'su Sümeyra Teymur; Meta'nın ürünü akıllı gözlüklerle ilgili dikkat çekici, yabana atılmaması gereken açıklamalarda bulundu.Gözlüklerin hayatımıza ve çevremize ilişkin ortaya çıkardığı ve zamanla daha da artacak olan tehdit ve riskler konusunda uyarılarda bulundu.
Yapay zekanın entegre edilmesiyle, bu gözlüklerin; nelere yol açabileceğini, getireceği pozitif fırsatlarla beraber, etik ve güvenlik kaygılarını dillendirdi.
Verdiği örnek durumu özetlemesi açısından çok çarpıcı bir örnektir: "Bu, herkesin kafasının üstünde kimlik bilgilerini taşıması gibi bir şey. İnsanların kim olduğunu, iletişim bilgilerini ve internet üzerindeki diğer paylaşımlarını bilmek mümkün hale gelebilir."
Bu durum, her ne kadar bana ürkünç gelse de birçoğumuz için aslında kendi elimizle yaptığından pek bir farkı yok.
Zaten göstermeye çalıştığımızı, biz yorulmadan birilerinin görmesi bizi neden rahatsız etsin ki?
Kimlik bilgilerini de geçtim, sevdiğimiz, eşimiz, evimiz, bebeğimiz, köpeğimiz, yediğimiz, içtiğimiz, korktuğumuz, kaçtığımız, kovaladığımız ne varsa hepsini paylaşmıyor muyuz? Acılarımız, sevinçlerimiz, heyecanımız, anksiyetesi, depresyonu türlü hastalıklarımız, tüm karanlık yanlarımız…
Saklandığımız yok, saklımız yok.
Kim neden korksun ki üstüne dikilmiş kameralardan?
En büyük korkumuz bize dönmeyen, bizi görmeyen,bizi çekmeyen kameralar ve izlemeyenler değil mi aslında?