Çiğdem Sidar Ceylan

Haddini bilmez tahammül etmez

22.06.2025 11:28
Haber Detay Image

Cumhuriyetin kuruluşundan bugüne yaşadığımız kamplaşmayı aşabilmiş değiliz. En bildik tanımlamasıyla ya laiklerdensiniz ya da dindarlardansınız. Çoktan değil ikiden seçmeli bir sorudur bu. Muhafazakar mı Seküler mi? Dindar mı laik mi? Solcu mu sağcı mı?

Denizli'de yaşanan ve bugün sosyal ağları epeyce meşgul edip, klavye çatışmalarını azdıran bir olay var ki hayretlerimize bile layık değil ama yaşadığımız ülkede vaziyetimizi anlamak için güçlü bir örnektir.

Bununla beraber bir diğer olayımız da dün gençlerimizin maalesef kaderini tayin edecek YKS sınavına, kulağındaki küpeden ötürü giremeyen, genç bir kızın haberinin altına yapılan yorumlar.

Denizli'de bir halk otobüsünde, 2 yaşındaki kızıyla binen çarşaflı bir kadın, giyiminden ötürü bir başka kadının sözlü ve fiziksel saldırısına uğradı. Ülkenin ve otobüsün sahibi olduğunu sanan kadın "Defolun gidin lan buradan. Siz kimsiniz? Çıkarın bunu buradan. İstemiyorum sizin gibileri. Git bu ülkeden" diye bağırdı.

Ardından arbede ve kavga. Bunun adı tahammülsüzlükle haddini bilmezlik.

Bir dönem bu ülkede tesettürlü kadınlar okullardan ve memuriyetlerinden atıldı, Şehit olmuş çocuklarının, kışlada yapılan cenaze törenlerine bile alınmadı.

İşte o dönemin tahammülsüz artıklarından biri, o günlere ne kadar özlem duyuyorsa artık, aynı çatışma ve gerilimin, kamplaşmanın arzusu ve o günlere duyduğu özlemle kimi nerden kovduğunu bilmeden, etrafındakilere emirler yağdırmış; "Çıkarın bunu buradan. İstemiyorum sizin gibileri. Git bu ülkeden"

Madalyonun diğer yüzünde ise, bütün bir yılın emeğini birkaç saatlik bir sınav ve sonucuna bağlayan saçma bir sistem içerisinde, sınava girmek isteyen bir genç kızın kulağındaki küpeden ötürü sınava alınmayışına dair haber ve altındaki yorumlar.

Neredeyse yorumların tamamının, olaya dair değil de kızın giyimine dair aşağılayıcı yorumlardan oluşması da yine yukarıdaki olayın benzeri bir tahammülsüzlük ve haddini bilmezlik örneğidir.

Örnek olması açısından o yorumlardan sadece birini yazayım: "Bana daha çok pavyona gidiyor gibi geldi iç çamaşırı ile sınava gidilir mi?"

İki olayda da mağdurlara bakış açıları arasında hiçbir fark yok. İkisinde de kendini merkeze alan, kendinden başkasına yaşam hakkı tanımayan, ötekini aşağılayan ve hukuk diliyle halkı kin ve düşmanlığa kışkırtan yaklaşımlar.

Ne zaman ki bu tahammülsüzlükten kurtuluruz, işte o zaman tahammülsüzlüğün doğurduğu mağduriyetten beslenen, hükümet ve iktidarlardan da kurtulabiliriz.

Akıllı olun.

Yazarın Tüm Yazıları

title