Eğitimde “emek sömürüsü”
Çiğdem Sidar Ceylan
Bağış ya da yardım adıyla dilendirmediğimiz kurum, dilendirmediğimiz meslek grubu gibi. Cami yapılacak ya da onarılacak, camiye yardım, deprem olacak depremzedeye yardım, hastalığın pençesinde çocuklarımız can çekişecek her kaldırımda SMA hastası çocuklara yardım, okullar eğitime başlayacak okula yardım.
Bunun adına yardımlaşma deyip işin içinden sıyrılmak en kolayı ama farkında mısınız tüm toplumu, her kesimi ile cami önünde, kaldırımlarda, okul ve sınıflarda dilendirerek elinde bağış makbuzuyla bekleyen imama da hocaya da doktora da saygınlık bırakmadık. Dilenciliği tüm milletin kanına şırınga ettik.
Her sene eğitim yılının başında, okullar eğitime başlar başlamaz, tüm öğretmen ve okul idarecilerimizi velilere karşı el açtırmaya alıştık artık ama hiçbir zaman bu yıl ki kadar okulları kendi kaderine terk etmiş değildik.
Her bir okulda, temizlik ve güvenlik işlerinde çalıştırılacak hizmetli personel eksikliği artık ayyuka çıktı ve tüm mali külfeti salt velilerin sırtına yüklendi.
Bundan önceki yıllarda aynı şekilde hizmetli eksiği İŞKUR yönetiminde yürütülen TYP (Toplum Yararına Program) ile işe alınan ve agari ücrete yakın bir ücretle çalıştırılan geçici temizlik personeliyle giderilmeye çalışılıyordu.
Bu sene TYP'den vazgeçilerek İUP'ye geçildi (İşgücü Uyum Programı). Haftada üç gün ve en fazla 22,5 saat çalıştırılacak personelle okulların temizlik, güvenlik ve benzeri hizmetleri için yardımcı eleman ihtiyacı giderilmeye çalışılıyor ama maalesef olmuyor.
TYP kadar ilgi çekmeyen İUP'ye yeterli sayıda başvuru bile olmadı ki TYP'de alınacak elemandan fazla başvuru oluyor ve o listelere girmek için hamili kart taşıyan binlerce kişi, İŞKUR kapısında bir umut sıra bekliyordu.
Şimdi ise iş güvencesinden yoksun aylık 6 bin 800 lira gibi toplam bir ücrete karşılık gelen programın tutmayacağı başından belliyken 7 gün önce Memur-Sen Başkanı Ali Yalçın, Çalışma Bakanı ile görüştüklerini ve 6 bin 800 liralık ücretin 12 bin liraya çıkarılacağını duyurdu.
Bugünün geçim koşullarında yine komik bir rakam olan bu ücret, programa ilgiyi az daha arttırsa da aylık 12 bin lira ödenen çalışanın ne kadar verimli çalışabileceğini varın siz düşünün.
Eğitim Bir-Sen hükümete yakın bir eğitim sendikası olsa da uygulamaya ilişkin yaptığı basın açıklamasıyla eleştirilerini sıralamış "İUP'nin iş güvencesinden yoksun, adil ve yeterli bir gelir getirmeyen, sosyal güvencesiz bir çalışma biçimi olduğu, bu hâliyle okulların personel ihtiyacına kalıcı ve sürdürülebilir bir çözüm sunamamanın ötesinde başlı başına bir emek sömürüsü biçimi olduğu görülmektedir." demişti.
Haksız mı? Elbette ki değil ve içeriden yani kendi mahallesinden hükümete ve uygulamasına yapılan bu eleştiri, umarım dikkate alınır ve 12 bine çıkarılması planlanan ücretin en az asgari ücrete çıkarılıp, çalışma saatleri 22,5 saatle sınırlandırılmaktan vazgeçilir.
Ve çocuklar kir, pas ve çöp içinde, güvenliksiz bırakılan okul ve sınıflarda hastalık tehdidi altında eğitim almak zorunda kalmaz.