Doğumhanede ikna odaları mı?

Çiğdem Sidar Ceylan

Eğer kendinizi merkeze alıp kendi yargı ve tanımlarınızı doğru diye dayatma eğilimindeyseniz evet, doğru tektir dersiniz.
Kimisine göre mutlak doğru yoktur, kimisine göre tektir, kimilerine göre de doğru görecelidir ve birden fazla olabilir.
Felsefe, herhangi bir alan ya da konuda doğruluğu beş temel kıstasla sınar, uygun mu, tutarlı mı, genel uzlaşıyı ifade ediyor mu ve yarar sağlıyor mu diye sorar.
Bilim ise doğrunun ne olduğu hususunda felsefeden ayrılıp, söz konusu bilginin deney ve gözlemlerle doğrulanabilir olup olmadığına bakar.
Bilim gerçek diye iddia edileni bölümleyip parçalayıp incelerken felsefe ise bütünlük içerisinde bakar. Bilime göre doğru nesnel ama felsefeye göre ise özneldir.
Tüm bunların ışığında Sağlık Bakanının, epeydir başlamış bir tartışma, doğum yöntemiyle ilgili açıklamasında "Benim için doğru bir tanedir demesi" onu bilim insanı kategorisine mi yoksa felsefe insanı kategorisine mi sokar? Bir tıpçı olması hesabıyla bilim insanı diye sınıflandırılabilecekken, yaklaşım ve ifadeleriyle, bilimden felsefeye firari desek yeridir herhalde.
"Biz Sağlık Bakanlığıyız, hastalık bakanlığı değiliz." Derken çok yerinde bir tanımlamada bulunduğunu söylemek isterdim ama maalesef istemek yetmiyor, bu tanımın doğrulanabilir olduğuna da bakmak icap ediyor.
Peki, o zaman şunu sormak icap eder: Sağlık sektöründe yapılan harcamaların ne kadarı tedavi hizmetlerine, ne kadarı ise önleyici tedbirlere ayrılıyor? Sadece şu sorunun cevabı bile, aslında yukarıda bahsi geçen iddianın doğrulanabilir olmadığını gösterir.
Felsefesi bilimi, doğrusu yanlışı, hepsi bir yana mevzu bahis doğum şekilleriyle alakalı; birine normal demek diğerini anormal tanımına mahkûm eder ki bu doğru bir yaklaşım biçimi olamaz. Bunun yerine bir tıbbiyelinin hele ki bir Bakanın vajinal doğum ya da sezaryen demesi daha bilimsel ve şık olurdu.
Şıklığı bir yana mantık çerçevesinden bir detay daha var ki anlamak mümkün değil. Sağlık Bakanlığının Resmi Gazetede yayımladığı yeni düzenlemeye göre, özel hastaneler ve tıp merkezlerinde keyfi planlı sezaryen doğumlara artık izin verilmeyecekmiş. Yani anladığımız, sezaryen özel bir sağlık durumu ve riski olmadıkça yasaklandı.
Peki yasaklanan bir uygulama ile ilgili Bakanın "Anne adaylarımızı, baba adaylarımızı eğiterek, ikna ederek, doğrunun ne olduğunu anlatarak normal doğumu teşvik etmeye çalışıyoruz." demesi size de garip gelmiyor mu? Bu ikna sürecine ilişkin yapılacak toplantı ve eğitimler kaynak israfı olmayacak mı?
Zaten yasaklanmış bir hususta kimi, niçin ikna etmeye çalışırız ki?
Teşbihte hata olmaz; sonra muhalefet çıkıp, bir dönem kendilerinin başörtülülere karşı kurdukları ikna odalarını, siz anne babalara karşı mı kuracaksınız demesin?
Hepsini geçtim bir sağlık bakanının, kurduğu en talihsiz ve sağlıksız cümle şudur ki "Eğer çocuğunuz yoksa aile olamıyorsunuz, sadece karı koca oluyorsunuz." Bu yaklaşım aile yılı ilan edilen 2025'e ve sağlık bakanına hiç ama yakışmadı.
Bakan Beyin bir an evvel cümlelerini ve de doğrularını düzeltmesi gerekir ki mahkum edildiğimiz tek doğruda biraz nefes alalım.