Önce sanat camiasında, iddia o ki Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Tamer Karadağlı'nın rektöre şikâyetiyle, Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı ders veren 12 sanatçı hocanın işine son verilmesi.
Ardından Afife Tiyatro Ödülleri Töreni'nde ödül alan tiyatrocu Sükun Işıtan'ın Tamer Karadağlı'ya teşekkür etmesi sonucu salonda yuhalama seslerinin yükselmesi ve davetlilerin salonu terk etmesi.
Ve dün bugün, içlerinde İrem Derici, Kubilay Aka, Kaan Yıldırım, Hadise Açıkgöz, Berrak Tüzünataç, Demet Evgar Babataş, Zeynep Meriç Aral Keskin, Özge Özpirinçci gibi isimlerinde bulunduğu 19 sanatçı ve fenomenin; uyuşturucu soruşturması kapsamında gözaltına alınıp kan örnekleri alındıktan sonra serbest bırakılması.
İnsana ne oluyor diye sordurtuyor, sanat camiasında bir sindirme operasyonu mu dedirtiyor.
Hakikaten ne oluyor?
Sapla samanı, eleştiri ile hakareti birbirine mi karıştırmaya başladık. Bugün nerden gelirse gelsin her eleştiriyi hakaret sayıp, her muhalifi düşman diye tanımlarsak, yarınlarda hakareti de eleştiri diye savunmaya başlamaz mıyız?
Bu işin sonu hayra alamet değil.
Her eleştiriyi kapsayacak biçimde hakaretin tanımını genişletir ve bunu kanıksamaya başlarsak kimsenin tek bir kelime etmeye mecali de olmaz cesareti de kalmaz.
Şayet istediğimiz böyle bir atmosfer oluşturmaksa, bu atmosferi oluşturanların ya da isteyenlerin bundan korunabileceklerini sanmıyorum.
Ona soruşturma, buna tutuklama, diğerine gözaltı..
Örneğin hala anlamış değilim ki uluslararası çapta bir kalitede müzik yapan ve üne sahip İranlı şarkıcı Mohsen Namjoo'nun Türkiye turnesindeki 6 konserinin hepsi hangi "dini hassasiyetler" gerekçe gösterilerek iptal edilir? Kİ bu konserlerin beşinin biletleri 16 bin kişi tarafından alınıp konser beklenirken.
Hangi dinin hangi hassasiyetleri?
2022 yılında yine aynı sansür ve engele takılan Namjoo düşmanlığı nerden besleniyor?
Müdafaa-i İslam Hareketi adındaki oluşumun ve Diyanet ve Vakıf Çalışanları Sendikası ortak oluşturdukları baskıyla konserleri iptal edilen Namjoo'yu Diyarbakır sokaklarını şarkı söyleyerek adımladığı kısa videoyu izlediniz mi bilmiyorum.
Ama bu kadarı da fazla değil mi?
Müdafaa-i İslam Hareketi'nin kurucusu kim dersiniz? Boykot dedeftifi diye nam salan, listeleri yaz boz tahtasına çeviren, Sumud filosuna katılıp, ardından eşi tarafından kayıp bildirimi yapılan ve bunun üstünden gözaltı gürültüsü koparılan bir zat.
Sumud filosu gibi güzel bir direnişi de kirletmeyin lütfen, kendine PR çalışması yapmak adına kirletenlere de izin vermeyin ama..
Bu kadarı fazla deyin…