Haberler

Bu haber göç yollarını değiştirir

Çiğdem Sidar Ceylan

Çiğdem Sidar Ceylan

28.03.2024 05:17

Çocuk başına 75 bin dolar, yani 2 milyon 424 bin lira, eski parayla 2 trilyon 424 milyar TL.

"Eski parayla" yani paramızdan altı sıfır atılmadan evvel ki ifade biçimi. Zihnimiz hala 6 sıfır atılmasına ve paranın yeni ifade biçimine alışmamış olacak ki her parasal değeri ifade ettiğimizde bir de eski parayla demek zorunda hissediyoruz, hem bu şekilde paranın hacmini de yükseltmiş oluyoruz.

Haber Güney Kore'den, bir şirket ülkede gittikçe daha da düşen doğum oranlarını yükseltmek için, çalışanlarının yaptığı her çocuk için 75 bin dolar ödeyecekmiş.

Güney Koreli inşat şirketi bununla da yetinmiyor uygulamayı 3 yıl geriden işletip, işçilerinin 2021 yılından beri doğmuş çocuklarına da ödeme yapacağını söylüyor. Şirket, hükümetin arazi sağlaması koşuluyla 3 çocuklu çalışanlarına, 225 bin dolar nakit ödeme veya konut edindirme seçeneği de sunuyor.

Düşünüyorum da inşaat sektöründe ciddi işgücüne sahip bir ülkeyiz, böylesi bir uygulama yeni bir kavimler göçüne yol açar mı?

Az buz bir para değil, dile kolay 7 milyar 272 bin lira.Eski parayla mı? 7 trilyon 272 milyar lira.

Güney Kore resmi rakamlara göre yeryüzünde en düşük doğum oranlarına sahip bir ülke. Hal böyle olunca neslinin tükenmesinden korkuyor. Bunun için de gerek devlet gerekse de şirketler doğum oranlarını yükseltmek için çocuk yapmayı teşvik ediyor.

Her gün, neredeyse her şeyin fiyatının zamlandığı, milletin kemeri sıkmaya ha bire yani delikler açtığı, bırakın bir araya getirmeyi iki yakayı bulamadığı bir dönemde, insanın aklını çelmiyor değil.

Avrupa'ymış, Almanya'ymış, Hollanda'ymış, Kanada'ymış açlık ve yokluktan kapısına dayanmadığımız ülke kalmadı. Hepsini tükettik neredeyse.

Şimdi yeni cazibe merkezi Güney Kore.

Doğum oranları konusunda bizde durum nedir dersiniz?

Buna bakmadan önce doğurganlık konusunda farklı başlıklar olduğunu göz ardı etmemek gerekiyor.

Önce toplumun yenilenme hızını ifade eden sınıra bakalım. Uzmanlar, toplumun nüfus olarak kendini yenileyebilmesi için toplam doğurganlık hızının 2,10'nun altına inmemesi gerektiğini söylüyor. Bu da kadınların doğurganlık dönemi sayılan, 15 ile 49 yaş aralığında, doğurduğu ortalama çocuk sayısı ile ifade ediliyor.

2001 yılı istatistiklerine göre Türkiye'de toplam doğurganlık hızı kaçtı dersiniz? 2,38. O günden bugüne ne yaptık, ne oldu dersiniz? 2023 yılında, maalesef toplum kendini yenilemekten vazgeçmiş ve doğurganlık hızımız 1,62'ye kadar düşmüş. Ayrıca istatistikler bize annelik yaşının da gittikçe yükseldiğini ifade ediyor. Bu istatistik bize klişe ifadesiyle yaşlandığımızı gösteriyor.

Peki, toplumu kendini yenilemesinden alıkoyan toplam doğurganlık hızındaki bu düşüş neyin sonucu? Elbette ki ekonomik krizlerin ve geçim kaygısının.

Tüm bu ekonomik kaygıları göz ardı edip, seçim meydanlarında parmakla en az bilmem kaç çocuk demek kurtarmıyor bizi.

title