Beşi biyerde

Çiğdem Sidar Ceylan

Eskiden olsa, o zamanların ifadesiyle bir çukulat bir çiçek, müsaitseniz hayırlı bir iş için bu akşam sizi ziyaret etmek isteriz denir, gelinlik kızın evinin kapısı çalınırdı.
Çay kahve derken, damadın annesi hafif bir dirsek temasıyla eşine işareti verir, eşi de sebebi ziyaretimiz belli deyip, Allah'ın emri peygamberin kavliyle diye söze girer, bir duayla söz kesilir üstüne bir de nişan eklenirdi.
Derken, tarihi belirlenen düğün için alışverişler yapılır çeyizler hazırlanırdı ki o zamanlar çeyizler çok evvelinden hazırlandığı da olurdu.
Hatta birçok anne baba ya da evlenecek gençler, beyaz eşyacı da hesap açıp, her ay bir kısmını ödediği çeyizini, esnafın depolarında yıllarca bekletir, evlendiği gün artık ya modeli eskimiş çeyizlerini alıp gider ya da ek bir ödemeyle, çeyizini güncel modellere çevirip götürürdü evine.
Taraflar, bazen altın takı üstüne pazarlığa oturur, bileziği, zinciri, seti derken gramına ve türüne kadar konuşulur istenen gramajın miktarı netleştirilirdi.
O pazarlıkta, ekonomik gücü yetmeyip sözü nişanı bozan da olurdu, hiç o pazarlığa girmeden gücü yettiğince diyen de.
Düğünler, ekseriyetle mahallenin müsait bir sokağında ya da boş bir meydanında yapılır halayı, oyunu derken tozun tere karıştığı zamanlardı.
Güzellik salonları ve kuaförler mi? Kadınlar birbirinin kuaförlüğünü yaparken, dedikoduyu dualara karıp, geride kalmış bekâr gençleri de birbirine yakıştırıp dururdu.
İşte o zamanlar evlilik kısmetiyle gelirdi. Şimdiki evliliklerde kısmeti geride bırakalı çok oldu. Birdi on oldu. Zihni iğdiş edilmiş, sözüm ona romantik çakması gençler, evlilik teklifinden başlayıp o teklif için salon kiralamaya, organizasyon şirketi tutmaya başladı.
Daha bitmedi, kızı evinde istemekten de vazgeçtik, onun için de bir salon tutulacak tuttuk. İstedik bitti mi? Yok daha değil. Daha söz var sırada, nişanı, kınası. Derken düğüne varmadan sermayeyi tüketmek işten bile değil.
Dijital terörün, beynimize zerk ettiği ve salgın gibi hepimizi esir alan bir karmaşanın içerisinde, düğün yapmak her babayiğidin harcı değil artık.
Ne diyor Cumhurbaşkanı Erdoğan "İster töre ister gelenek ister güncel akım bahanesiyle olsun, evliliğin zorlaştırılmasını asla doğru bulmuyoruz"
Ama hepimiz o yanlışı yaşamaktan da kaçınamıyoruz. İşin garip tarafı da şu ki çağdaş yeniden yorumlanmış törenlerle evlensek de, eskinin ritüellerden de vazgeçmiyoruz ve böylece bir düğünü bir etkinlik bir törenle yapmak yerine, beş tören yapıyoruz. Her birini de salonda ve organizasyon şirketlerinin abartılı fiyatlarıyla satın alıyoruz.
Beşi biyerde gibi beşi bir düğünde. Buna gücü yeten evlensin bakalım.