Azaltılan iş saati, işsizliği de azaltır
Çiğdem Sidar Ceylan
85 milyonluk nüfusun, 35 milyonunu doğrudan ve dolayısıyla bütün ülkeyi ilgilendiren, heyecanlandıran ve meraka salan bir gelişme; yeni çalışma modeli.
Covid salgını iş kültürümüzü değiştirecek dendiğinde bir kısmımız buna inanmamıştık. Tüm dünyayı etkisi altına salgın, 2020'de ülkemizde de bir çok alışkanlığımızla beraber, iş hayatımızı sekteye uğratmış, peşi sıra farklı çalışma modelleri ortaya çıkarmıştı.
Milyonlarca insanın ölümüne yol açan covid salgını, sadece bununla yetinmedi, tüm dünyada bir çok alışkanlığımızla beraber, hayatın her alanındaki bir çok konuda yeni modeller ortaya çıkardı. Elbette bunlardan biri de iş kültürümüz oldu.
İnsanlar, aylarca evde mahsur kalıp, tüm toplum ve sosyal alandan, çalışma hayatından izole olunca yeni çözümler yeni modeller uygulamaya kondu.
Kimileri işsiz kalırken kimileri de çözüm olarak uygulanmaya başlanan, uzaktan çalışma, esnek çalışma, kısa mesai, gibi modellerle işine devam edebildi.
Bunların yasal bir düzenlemesi olması gerektiği çok tartışıldı. Pandemi bitmedi belki ama ölümcül tehdidi gündemimizden çıktıysa da çalışma hayatımıza kattığı yeni modelleri bize miras bıraktı.
İşte bunların en başında gelen, mesai saatleri oldu. Hükümet şu aralar bunu gündemine almış deniyor. İyi de etmiş haftalık çalışma saatlerinin, belki haftalık çalışma günlerinin azaltılması tartışılmaya başlandı.
Yeri gelmişken bu tartışmanın içinde Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2024 yılının ilk çeyreğinden ikinci çeyreğine işsizliğin yüzde 27 oranında arttığını açıklamış ama ne muhalafet ne de iş dünyası bir çeyrekte bu denli artan işsizliği gündemine almış değil.
Mesai saatleriyle ilgili tartışılmaya başlanan yeni düzenlemeye dönersek, önce vaziyeti mercek altına almamız gerekir ki şu an mevcut uygulamada, yasal olarak bir çalışan haftalık 45 saat çalışıyor.
OECD ülkeleri arasında haftada 50 saatten fazla çalışanların sayısı ortalama yüzde 10 iken, bu oran ülkemizde yüzde 30 olarak zikrediliyor.
Daha da vahimi haftada 60 saat çalışan yüzde 20'lik bir çalışan sayımız var. Madalyonun öbür yüzüne baktığımız da ise ülkemizde tatil gün sayısı ile birçok ülkeyi geride bırakıyoruz. Resmi tatiller, bayram tatilleri vs. bir de bunlar hafta sonuyla birleştirildiğinde tatil cenneti bir ülke olarak öne çıkıyoruz.
Çalışma saatleri ne kadar azaltılır? Hiç ihtimal vermiyorum ama haftalık çalışma gün sayısı düşürülür mü? Yeni çalışma modellerinin yasal düzenlemesi ve yeni tanımlar iş hayatımıza girer mi? Bilmiyorum ama bu tartışmalar iktidar ve muhalefetin el birliğiyle yapacağı bir çalışma ile sağlıklı bir sonuca kavuşturulabilir.
Çalışma gün ve saatlerinin azaltılması, bir taraftan çalışanın sağlık ve psikolojisini ve hatta iş verimini artırması olasıyken, birçok farklı alanda, makroekonomik pozitif sonuçlar da doğurabilir.
Basit bir çıkarımla haftalık çalışma saatleri azaltılan işgücünün ortaya çıkaracağı işgücü açığı, yeni istihdama fırsat vererek işsizliği azaltır ve dolayısıyla toplum huzurunu arttırabilir.
Elbette ki tüm bunlardan önce işverenin ve işçinin üstündeki vergi yükünün azaltılarak kayıt dışılığı azaltmak ve işçinin emeğini sömürmek konusunda vicdanı hesabına yem eden özel sektörün bir an evvel denetim ve yaptırımlarla terbiye edilmesi gerektiği de unutulmamalıdır.