Bu çocuklar ne İzleyecekler?
Burcu Yarapsanli Zayim
Teknolojinin hayatımıza girmesi ve çok hızlı bir şekilde yaygınlaşması sonucunda çocuklarımıza sınır koymak da giderek zorlaşıyor. İnternet kullanımının yaygın olmadığı dönemlerde çocukların izlememesi gereken +18 yaş üzeri filmler, çocukların uyku saatlerine denk gelecek şekilde ve belli kanallarda gösterilirken, şimdi ise bu filmler 7'sinden 70'ine herkesin tabletinden, telefonundan ya da bilgisayarından kolayca izlenebilecek hale geldi.
Konu buradan açılmışken belki birçoğunuz biliyorsunuzdur. Son zamanlarda dillere dolanan ve birdenbire meşhur olan bir Güney Kore dizisi var. Adı "Squid Game". Türkçe adıyla "Kalamar Oyunu" anlamına gelen dizinin senaryosu ise en çok da çocukların ilgisini çekecek şekilde planlanmıştır. Çünkü dizinin senaryosu çocukların oyun dünyasındaki yenme-yenilme, oyun içinde olma ya da oyun dışında kalma, iki takıma ayrılıp takım olarak hareket etme ile takımın içine en güçlü oyuncuları seçme gibi çocukların tüm dürtüsel duygu, düşünce ve davranışlarını barındırmaktadır. Böylece çocuk oyunlarından esinlenerek güçlü bir senaryo ile film gündeminin merkezine oturan dizi, çocukların da gözünde ilgi çekici ve merak uyandırıcı olmuştur.
Squid Game! Masum bir oyun mu gizli bir tehlike mi?
Dizinin ünü tüm dünyada hızla yayılmaya devam ederken birçok uzman da dizinin çocuklara uygun olmadığını ve çocukların kesinlikle izlememesi gerektiğine dair ciddi açıklamalarda bulunmuştur. Bunun yanı sıra bu diziyi çocukların gözünde farklı bir açıdan işlemek isteyen youtuberlar ve sanal oyun kurucuları da vardır. Bu kişiler dizinin senaryosundaki gerilim, korku ve şiddet içerikli sahneleri tekrar işleyip bu sahneleri çocukların gözünde gülünç hale getirmeye çalışmaktadırlar. Instagram'da gezinirken gördüğüm bu çalışmalardan birinde dizinin senaryosunda yer alan "Kırmızı Işık-Yeşil Işık" oyununun neredeyse sembolik figürü haline gelen bebek sahnesinin tekrar işlenmesidir. Bu bakış açısından yola çıkarak o sahnede çalan çocuk şarkısının ve bebeğin arkasını dönerek insanları öldürdüğü sahnenin farklı açılardan komik biçimlerde çekildiğine de birçok insan rastlamış olabilir.
Bu yaklaşımı ilk gördüğümde hem bir anne olarak hem de bir uzman olarak ben de çok hoş bulmuştum. Hatta bence parlak denilebilecek bir fikirdi. Çünkü bizler de ebeveynleri olarak çocuklarımıza bir film sahnesinin sadece biz istersek korkutucu ya da biz istersek eğlendirici tarafının olabileceğini rahatlıkla göstermiş olabilecektik. Böylece dizi ve filmlerin senaryolarının gerçek olmadığı ve insanların hayal gücüne göre yazıldığı mantığını çocuklara aşılayarak, bu gibi filmlerden çocukların korkmasını da daha kolay engelleyebilirdik. Ancak böylesine parlak bir fikirle başlanan dizi sahnesini yeniden işleme akımı üzerinden çok fazla zaman geçmeden kendi içinde çelişmeye başladı.
Nasıl mı? Ben de bu durumu geçen gün kızımın tabletinden çocuk oyunlarını araştırırken rastladığım bir oyunla fark ettim. Oyunun adı "Squid Game". Evet, kesinlikle yanlış okumadınız. Çünkü birileri Squid Game dizisinin çocuklar için oyununu yapmıştı. O sırada tabletimin diğer ucunda bu oyunu hem oynayan hem de oyunu tanıtan sevimli bir kadın vardı ve ben de bu kadını dikkatle izlemeye başladım. Üstelik bu kadın çocuklara oyunu anlatırken oyunun heyecanını çocuklara yansıtmada öyle başarılıydı ki benim bile büyük olmama rağmen içimden oyunu oynamak gelmişti. Ama oyunun içinde bir terslik vardı. Çünkü bu oyun, çocukların diziyi merak edip ebeveynlerinden gizli gizli diziyi izlemesinler diye çocukların merakını törpülemek için yapılmıştı. Bu yüzden dizideki oyunları çocuklara göstermek için 6 seviyeden oluşan bir oyun tasarlanmıştı ve bu oyunun seviyeleri dizideki oyun sıralamalarıyla aynı gitmekteydi. Ancak çocukları diziden uzak tutma nedenlerimizin başında yer alan ölüm ve kan içerikli sahneler bu oyuna da konulmuştu. Yani bu durum bilgisayar oyununda da size yöneltilen oyunlardan birini kaybederseniz oyunun içinde vurulup öldürüldüğünüz anlamına gelmektedir. Aynı dizideki gibi...Başta çok hoşuma giden bu bakış açısı, ne yazık ki oyunu izlemeye başladığımda beni hayal kırıklığına uğratarak kafamı daha da çok karıştırmıştı ve aklımda yeni yeni sorular türetmişti.
Oyun deyip geçmeyin!
Hani bu gibi oyunlarla dizi senaryosunu çocukların gözünde korkutucu olmaktan çıkarmayı planlıyorduk?
Hani diziye atıfta bulunan bu oyunları eğlenceli hale getirip çocukları şiddete özendirmeyecektik?
Madem maksat buydu, o zaman bilgisayar oyunundaki Squid Game oyununun 1. oyununda yer alan bebek mermi yerine oyunda su attırtıp kaybedeni ıslatsa daha komik olmaz mıydı?
Böylelikle yenilen çocuk yenilse bile oyunu hem oynamış hem de eğlenmiş olurdu ve oyun böylece çocukların gözünde basit bir su oyununa da dönebilirdi. Peki neden bu bebek ille de mermi attırtmak zorundaydı?
Mesela bu bebek oyunda yenilen çocuğa köpük ya da boya da atabilirdi.
Yani anlamaya çalıştığım şey şuydu. Neden bu dizinin eğlenmek için hem oyununu yapıp, hem sahneleri çocukların izleyebileceği hale getirip hem de gene oyunun içinde kan ve ölüm gösteriyorduk? Sizce bir oyunda kan ve ölümü eğlence algısının içine katan bir çocuğun oyunun orijinal fikri olan diziyi daha çok izleme merakı ortaya çıkmaz mıydı?
Peki bu durum çok ironik değil mi?
İronik tabii ki. Çünkü çocukları şiddet içerikli filmlerden uzak tutarken aynı dizinin şiddet içerikli oyununu oynamasını da masum bulamayız.
İşte böyle zamanlarda kabul etmeliyiz ki bazen kaş yapalım derken göz çıkardığımız da oluyor. O yüzden siz siz olun lütfen kaşı çizerken gözü çıkaranlara uymamaya çalışın. Hele de bunun bir ucu çocuklarımızın duygu dünyasına dokunuyorsa…
Şimdilik bir sonraki yazımda buluşana kadar içinizdeki çocukla beraber sağlıkla kalın.
Hoşça kalın...