Kıbrıs Semalarında Milli Teknoloji Hamlesi: TEKNOFEST’in Derin Anlamı

Burcu Kösem

Kıbrıs semalarında bu hafta sadece uçaklar değil, umutlar, idealler ve bir milletin geleceğe olan inancı da uçtu.
TEKNOFEST 2025'in Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde gerçekleşen etabı, bana bir kez daha gösterdi ki; bu topraklarda teknoloji yalnızca bir sektör değil, bir dirilişin adı olmuş.
Ercan Havalimanı'nın eski pistinde, sadece gençler yarışmadı. İstiklalimizin ve istikbalimizin iz düşümü olan projelerle, göklere uzanan bir gelecek kuruldu. Türk Yıldızları gökyüzünü delerken, yerli ve milli İHA'larımız KKTC semalarında dalgalanırken ben, bir köşe yazarı, bir iş insanı olarak değil; bir Türk kadını, bir vatandaş, bu toprakların bir evladı olarak gözlerim dolu dolu izledim...
Bu etkinlik, sadece Türkiye'nin değil, Türk dünyasının da teknolojide söz sahibi olabileceğini bütün dünyaya ilan etti. Yıllardır küçümsenen, ithal ürünlerle oyalanan bir ülkenin çocukları; şimdi kendi yazılımlarını, insansız hava araçlarını, roketlerini tasarlıyor. Gururlanmamak mümkün mü?
Bu dönüşümün liderliğini üstlenen iki isim var ki, onları ayrı bir parantezde anmam gerekiyor: TEKNOFEST Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Bayraktar ve Sanayi ve Teknoloji Bakanımız Fatih Kacır.
Sayın Selçuk Bayraktar, yalnızca teknolojiyi değil, inancı ve millet sevgisini kodlayan bir lider. Onun gözünde parlayan ışık, bir uçağın kontrol panelinden değil, bir medeniyetin kalbinden geliyor adeta. Sayın Fatih Kacır ise, sadece bir bakan değil; gençlerle yürüyen, onların hayallerine devlet güvencesi sunan bir akıl. Kıbrıs'ta yaptığı konuşmada "KKTC'yi bir bilişim adasına dönüştürebiliriz" derken, aslında geleceğin en kıymetli cevherini işaret ediyordu: insan kaynağını…
Diğer taraftan TEKNOFEST'in Kuzey Kıbrıs'ta yapılmış olması, yalnızca bir lokasyon seçimi değil, tarihsel ve stratejik bir duruştur aslında. Bu festivalle Kıbrıs'ta sadece teknoloji konuşulmadı; bağımsızlık, özgürlük, kardeşlik ve gelecek de konuşuldu. Ve ben orada izlediklerimden gördüm ki; bu milletin çocukları yalnızca sınavlarda değil, semalarda da yarışmayı çoktan öğrenmiş.
Gözlerimizle gördük: 22 ülkeden 47 bin yarışmacı, yüz binlerce katılımcı, milyonlarca umut bir araya geldi. Ve biz bu topraklardan haykırdık: Artık sadece tüketen değil, üreten bir coğrafyayız.
Ben bu yazıyı yalnızca Kıbrıslı Türk gençleri için değil, Filistinli bir çocuğun hayali, Orta Asya'daki bir mühendis adayının umudu, Anadolu'daki bir köy okulunda bilim meraklısı olan bir kız çocuğu için yazıyorum.
Ve buradan tüm dünyaya sesleniyorum:
Biz buradayız. Üretiyoruz. Kimse kanatlarımızı kıramaz artık, göğün sessizliğinde destan yazıyoruz…