İklim krizi ve elektrikli otomobiller: Trump’a rağmen Çin’in önlenemez yükselişi
Burcu Kösem
Son birkaç haftadır katıldığım ve bizzat düzenlediğim konferans ve etkinliklerden ilham alarak, kadın ve sürdürülebilirlik kapsamında yazılara daha çok yer verdim. Ancak dünya gündemi hem siyasi hem de ekonomik olarak son derece yoğun.
Şu son birkaç haftada yaşanan gelişmelere bir bakılacak olursa:
- Lübnan'da ateşkesin sağlanması,
- Biden'ın giderayak Gazze'deki ateşkes için Türkiye'nin adını Katar ve Mısır ile beraber telaffuz etmesi,
- Suriye'de birden bire başlayan bir muhalif atağı,
- Biden tarafından Ukrayna'nın emrine verilen füzeler,
- Rusya Başkanı Putin'in son derece endişe verici açıklamaları,
Avrupa'da devam eden hükümet krizleri
Seçilmiş ABD başkanı Trump'ın Truth Social'da yaptığı bir paylaşımda Meksika, Çin ve Kanada'ya ekstra gümrük tarifeleri koyacağı yönündeki açıklamaları ve bunu yasa dışı göç ve uyuşturucu kaçakçılığı ile ilişkilendirmesinin bu tip yaptırımlara aşina olan Çin ve Meksika dışında Kanada özelinde şaşkınlıkla karışık bir gerilime yol açması…
Son birkaç haftada sadece önemli görülen bu birkaç gelişmenin her biri bir yazı konusu olmakla beraber, küresel ekonomi açısından değerlendirdiğimde gümrük tarifelerinin ABD tarafından bir yaptırım aracı olarak kullanılması aslında tümden bir ekonomiyi cezalandırmak şeklinde açıklanabilir. Çünkü artık üretim ve dış ticarette teknolojiye bir emtia olarak bakılacaksa; ona erişmenin daha pahalı hale gelmesi dünyada yeni bir merkantilizm akımını başlatabilir.
Ev ve otomotiv endüstrisi stratejinin önemli parçası!
Trump'ın en başından bu yana savunucusu olduğu korumacı dış ticaret adımları en çok dış ticaret açığını verdiği Çin ve tümden bir ekonomiyi hedef alıyor. Çin denildiğinde ise, teknolojik üretimin öne çıktığı ve yüksek devlet sübvansiyonlarıyla ilk sırada da otomotiv endüstrisinin pay aldığı görülüyor. Ülke sadece dünyanın en büyük otomotiv ihracatçısı değil aynı zamanda tüketim pazarı da. Çin pazarının büyüklüğünün Avrupa ve ABD pazarının tamamına yaklaşmış olduğunu ifade edecek olursam ne demek istediğimi de daha iyi anlatmış olurum!
Böylesine büyük bir pazara sahip ve üstelik de petrol ithalatçısı iseniz ve de eskiler unutulup, dünyayı şu anda en çok kirleten ülke unvanına sahip olduğunuz konuşuluyorsa, yapacağınız şey elbette bir an önce EV kullanımına geçmek olacaktır. Ki; Çin de tam olarak bunu yapmıştır: Geçtiğimiz yıl Çin, yurtdışında 1,7 milyon elektrikli otomobil satarak,bir sonraki en büyük otomobil ihracatçısı Almanya'nın yüzde 50 fazlasına ulaşmıştır.
Ülkenin bu duruma gelmesinin arkasında ise ciddi bir çaba yatıyor: Çin, ithal petrole olan bağımlılığını sınırlamak için 15 yıldan uzun süredir elektrikli otomobiller geliştirmek üzere büyük yatırımlar yaptı. 2003'ten 2013'e kadar Çin başbakanı olan Wen Jiabao, elektrikli otomobilleri en yüksek önceliklerinden biri haline getirdi. 2007'de, Almanya'dan Çin doğumlu bir Audi mühendisini Wan Gang'ı Bilim ve Teknoloji Bakanı olarak atadı.
Çin otomobili dünya ticaretini neden tehdit ediyor?
Çin otomotiv ihracı, artık dünyada "Çin istilası" olarak isimlendiriliyor. Bunun temelinde ise 2020 pandemisinden itibaren yaşanan emlak krizi kaynaklı olarak ülkede tüketimin düşüş kaydetmiş olması ve büyük ölçüde benzinli araçlardan EV araçlara doğru geçişin olması var. Azalan talep karşısında artan üretim ve kullanım fazlası olan içten yanmalı motorlar uygun fiyatlarla yurtdışına ihraç ediliyor. Aynı ölçekte kapasiteyi yakalayamayan firmaların var olduğu ülkelerde bu ciddi bir rekabet sorunu yaratıyor.
Bu istiladan korunmak için ABD öncülüğünde ülkeler Çin otomobiline ekstra tarifeler getiriyor. Ancak bu defa da Çin, farklı ülkelerde otomobil yatırımı yaparak bu engeli aşmış gözüküyor. Trump'ın son tarife mesajı üzerinden yapılan değerlendirmeler ise, sektör açısından hiç iç açıcı değil: Standard & Poor's, ABD'nin Avrupa, Meksika ve Kanada'dan ithalatına tarife uygulaması halinde Avrupalı ve ABD'li otomobil üreticilerinin faiz, amortisman ve vergi öncesi (FAVÖK) karlarının yüzde 17'sini kaybedebileceğinin tahmin edildiğini bildirdi.
Sonuç olarak otomotiv sektörü sancılı bir yeşil dönüşüme girerken, korumacı ticaret adımlarının da EV üretim ve satışını sekteye uğratarak, yeşil dönüşüm hedeflerine ulaşılmasını zorlaştıracak gibi görünüyor. Tabii bu durumun enflasyonist olacağı da ayrıca değerlendiriliyor. İzlemeye devam ediyoruz…