Burcu Kösem

Gazze Suskun Değil, Sizsiniz Sağır Olan

04.08.2025 10:17
Haber Detay Image

İçimi titreten bu vahşet, vicdanımı ayakta tutan bu insani kriz… Kalemimi daha keskin, daha derin, daha dirençli kılıyor.

Bu sadece bir savaş değil, bu bir sınav: İnsan olmanın, insan kalmanın sınavı.

Ve o sınavın adı: Gazze.

Bugün Gazze'de gözler umuda değil, acıya bakıyor. Bir çocuğun elinde taşıdığı un çuvalı, evine değil, toprağa ulaşıyor. İçindeki son bir umutla gülümsediği o an, arkasından gelen kurşunla kesiliyor. Bu sadece bir çocuğun ölümü değil, insanlığın da bir parçasının can vermesi demek.

Ben, artık insan olmaktan utanıyorum. Su içerken, yemek yerken, yatağımda sıcak bir uykunun içinde dinlenirken utanıyorum. Çünkü Gazze'de çocuklar birer birer, ya bombayla ya da açlıkla, yavaş yavaş ölüyor. Ve bu dünyanın büyük bir bölümü ya suskun, ya da çok meşgul…

Ama ben susmuyorum.

Gazze için, Filistin için, bütün mazlum coğrafyalar için;

Sesimle, kalemimle, yüreğimle ayaktayım.

Bir taraftan da gururluyum. Çünkü Türkiye, bu insanlık sınavında sadece izleyen değil, vicdanı ile eylem içinde olan, tarihi sorumluluğunu üstlenen bir ülke oldu.

Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın ifadesiyle:

"Her kim Gazze'deki soykırıma sessiz kalıyorsa bu suça ortaktır."

Bu çağrı, yalnızca bir siyasi duruş değil, evrensel vicdana yapılmış bir haykırıştır.

"Gazze'nin soykırımını insanlık gündeminde tutmaya devam edeceğiz. Sessiz kalanlar da bu zulme ortak olacaktır."

Ve bu kararlılığın sadece sözle sınırlı olmadığını görüyoruz. Türkiye, son olarak BM Filistinli Mültecilere Yardım Ajansı'na (UNRWA) Ankara'da ofis açma izni vererek, Filistin halkına hem sembolik hem de fiili bir destek daha sundu. Bu, diplomasinin direnişe dönüştüğü nadir anlardan biridir.

Daha önce de yazdım.

Ben bir iş insanıyım. Bir STK başkanıyım. Bir köşe yazarıyım.

Ama hepsinden daha önemlisi ben bir anneyim.

Ve annelik, pasaporta sığmaz, sınır tanımaz. Filistinli annenin gözyaşına, Gazzeli çocuğun acısına ortaktır kalbim.

O yüzden kalemim, sadece kelimelerimden ibaret değil. Bir vicdandır, bir ağıttır, bir isyandır. Çünkü çocukların öldüğü bir dünyada, susan her ağız/her kalem suç ortağıdır. Benim kalemimse o sessizliğe çentik atmak için var.

Gazze suskun değil, sizsiniz sağır olan. Ve bizler, yardımlar kesintisiz ulaşana dek, Filistin bir devlet olarak tanınana dek, Gazze özgür olana dek, bu direnişe ses olmaya devam edeceğiz.

Adalet, sadece mahkeme salonlarında değil, kelimelerin vicdanında da yer bulmalı. Ve ben yazmayı sadece bir eylem olarak değil, bir sorumluluk olarak görüyorum. Ve şimdi, kelimelerim kadar kalbim de biliyor ki, bu mücadele yalnızca bugünün değil; insanlığın vicdanla yüzleşeceği o büyük günün de habercisidir. Gazze'deki her çığlık, o günün ayak sesidir. Bu sadece bir çağrı değil, bir dirilişin işaret fişeğidir.

Bu yüzden sözlerime, direnişi şiire dönüştüren bir büyük ustanın dizeleriyle son veriyorum:

"Ve bir gün

Allah, mazlumların yanına gelecektir."

(Sezai Karakoç)

Gazze'de çocukların ağlayışı, o günün ayak sesleridir.

Mazlumların yanına gelen adalet, oradan yükselecek.

Ve o güne dek, bu kalem susmayacak.

Yazarın Tüm Yazıları

title