Burcu Kösem

Bir Masaya Kaç Sandalye Gerek?

24.05.2025 23:00
Haber Detay Image

Aile nedir? Belki sadece bir masa etrafında toplanmak...

Ama eksilen bir sandalye, bazen ömrümüzün ortasında açılan koca bir boşluk olur. Bu hafta sonu Uluslararası Aile Forumu'nda katılımcılara bir soru soruldu: "Sizin için aile ne demek?"

Ne kadar sade bir soru… Ama cevabı oldukça derin...

Aile benim için; sığınılacak ilk liman, düşmeden önce tutan el, söylemeden anlayan göz demek.

Huzurun adı, güvenin adresi. Aile, beni benden daha çok düşünen, en saf sevgiyi hiçbir karşılık beklemeden veren yerdir.

İşte tam da bu soruların konuşulduğu bir hafta sonunda biz hastanedeydik. Kayınpederimi acil bir ameliyat için yatırdık. Yakın zamanda geçirdiği kalp ameliyatı ve geçmişte yaşadığı beyne pıhtı atması nedeniyle hassas bir süreç yaşıyoruz. Ama inanıyoruz ki, birkaç güne toparlayacak; yine çocukları ve torunlarının olduğu sofranın başına oturacak.

O hastane odasındayken, ben de aile ne demek sorusunu düşünürken bir anı canlandı zihnimde… Kayınpederim benim için ikinci bir baba gibidir. Yaptığım her işte her zaman yüreklendirmiştir beni ve her zaman kendi kızı gibi sevmiştir. Bir gün, eşimle aramızda geçen küçük bir tartışmayı duymuş. Ertesi gün bana dönüp şöyle demişti:

"Kızım, geçen gün kendi aranızda bir şaka yapmışsınız ama böyle şakalar yapmayın olur mu? Biz sizi çok seviyoruz, bizi de kendinizi de üzmeyin"

Bugün o hastanedeyken, eşimle birlikte içimizden aynı kelimeleri geçiriyoruz:

"Baba, sen de bize böyle şakalar yapma. Hızla iyileş ve evine dön. Başımızda büyüklerimiz, yanımızda çocuklarımız varken biz çok mutluyuz. Bu mutluluğun yerini hayatta hiçbir şey tutmaz."

Aile işte budur. Sevgiyle kurulan, sabırla büyütülen, fedakârlıkla sürdürülen bir bağdır. Aile sadece bireyin değil, toplumun da omurgasıdır. Bugün yalnızlaşan, bireyselleşmenin arkasına saklanan toplumlarda gördüğümüz birçok sorunun kökeninde, işte bu omurganın kırılması yatıyor.

Avrupa'nın, Amerika'nın, hatta Çin'in bile boğuştuğu temel krizlerin başında da düşen doğurganlık oranları geliyor. Almanya, İtalya gibi ülkeler aileyi yeniden ayağa kaldırmak için milyarlarca euroluk teşvikler sunuyor ama yetmiyor. Çünkü mesele sadece para değil, mesele tam olarak bağ meselesi.

Türkiye'de ise tablo oldukça endişe verici: TÜİK verilerine göre 2023 yılı itibarıyla Türkiye'nin toplam doğurganlık hızı 1,51'e gerilemiş durumda. Bu oran, nüfusun yenilenme düzeyi olan 2,10'un çok altında. Yani Türkiye artık nüfusunu yenileyememe riskiyle karşı karşıya. Devlet teşvikleri var: doğum destekleri, kreş yardımları, esnek çalışma modelleri… Ama bunlar tek başına yetersiz kalıyor. Çünkü aile sadece maddi değil, aynı zamanda değerler ekseninde büyüyen bir kurumdur.

Dolayısıyla, aileyi ayakta tutan değerleri aşındıran asıl tehdit, yoksulluktan ziyade, yaşamı konfor ve haz eksenine indirgemeyi erdem sayan; aileyi zahmet, bireyselliği ise ideal gibi sunan popüler kültür anlayışının giderek normalleşmesidir kanımca.

Diziler, sosyal medya içerikleri ve reklamlar aracılığıyla genç nesillere evlilik bir yük, çocuk bir engel gibi gösterilmekte; sorumluluk yerine bireysel tatmin yüceltilmektedir. Ve üzgünüm ki; bu zihniyet değişmeden hiçbir maddi teşvik tek başına aileyi yeniden güçlü kılamayacaktır.

Bugün Türkiye için de, dünya için de en büyük kalkınma modeli, en etkili sosyal koruma ağı, en derin psikolojik sığınak ailedir. Güçlü aile; güçlü birey, güçlü toplum ve güçlü millet demektir.

O yüzden bugün hepimize sesleniyorum:

Aileye sahip çıkmak, sadece geçmişe değil, geleceğe de sahip çıkmaktır.

Ne büyük binalar, ne yüksek mevkiler; bir akşam yemeğinde yan yana oturabilmektir asıl kıymetli olan. Ve bence gerçek zenginlikte budur.

Dünyanın neresine bakarsak bakalım, güçlü kalanların ortak bir sırrı olduğunu görüyoruz. O da köklerini unutmamalarıdır. Ve köklerimiz de ailede başlar.

Nihayetinde sorunun en net cevabı "Aile her şeydir. Çünkü insanın en çok kendi olduğu yerdir aile."

Ve bugün, en çok ona sahip çıkmamız gereken zamandır.

Yazarın Tüm Yazıları

title