Seçim yapamayanlar başkalarının kaderlerini yaşarlar
Beyza Gemci
Bir psikoloji lisans ve lisans üstü mezunu olarak tamamen kişisel gelişimim için Eylül ayından bu yana almaya devam ettiğim psikodrama eğitimimin bana kattıklarını ve hayatımı olumlu yönde değiştirdiğini gördükçe böyle mucizevi bir alanın insanlar tarafından daha çok bilinmesi gerektiğini düşünerek sayın psikodrama hocam Şeref Algur ile bu röportajı yapmaya karar verdim. Kendisine, bana zaman ayırdığı için teşekkürlerimi sunuyorum.
Merhaba hocam, kendinizden bahseder misiniz?
Ben Şeref Algur. Psikolojik Danışma bölümü mezunuyum. Yüksek lisanstan sonra 12 yıl Psikodrama eğitimi aldım. Bunlar psikodrama temel aşama, psikodrama üst aşama ve eğitim aşamasından oluşmak üzere 3 eğitim aşamasını gerçekleştirmiş oldum.
Psikodrama benim için bir terapi yönteminden daha çok bir yaşam tarzıdır. Çünkü bütün yaşamımda psikodramayı hissediyorum ve uygulayabiliyorum. Bana da çok uygun olan bir sistem. Sistem diyorum çünkü psikodramayı sadece yöntem olarak görmenin paikodramaya haksızlık olduğunu düşünüyorum. Çünkü Moreno Bir terapi yönteminden daha çok bir sistem önermiştir. Psikodrama eylemsel anlamda da benim kişiliğime çok uygun olduğunu düşünüyorum.
Nasıl tanıştınız psikodramayla?
Ben Kayseri'de bir giyim mağazasında 5 yıl eğitim verdim. Bu eğitimde gözlem yapmak, kişileri geliştirmek ve gelişim noktalarını uygulamak gibi bölümler vardı. Sonra fark ettim ki sürekli didaktik giden bir şeylerin insanları bir süre sonra sıktığını, insanların başka şeylere ihtiyaç duyduğunu hissettim. Bu eksikliğin adı "eylem"di ama ben farkında değildim. Bu eksikliği Araştırmaya başladım. O zamanki dönemlerde bir kitapla karşılaştım. Deniz Altınay'ın "300 Isınma Oyunu" diye bir kitabında oyunlardan eylemlerden bahsediyordu. Bu kitapta psikodrama eğitimini gördüm. Zaten benim üniversitemde çok değerli hocam Prof. Dr. Üstün Dökmen vardı. O da bir psikodramatisttir.
Sonrasında psikodrama eğitimine başlamaya karar verdim. İlk önce bana farklı gelse de işim içine girince derya deniz olduğunu gördüm. bu kadar hızlı iyileştiren, yüzleştiren kah bazen gülüp bazen ağlayıp bazen acı çektiğimiz yaşamın içinde gerçekçi bir yaklaşım olduğunu o kadar hissettim ki ben bunun içinde olmalıyım dedim. 1999'dan beri de psikodramanın içindeyim.
Psikodramayla ilk kez karşılaşanlar için en yalın haliyle tarif eder misiniz?
Psikodrama en yalın haliyle bir olayın sahneye getirilerek ikincil defa yaşattırılarak birincil olaydan kurtuluşunun sağlanmasıdır. Bir olayın sahnede tiyatral düzende tekrar oynamak, yarım kalan ve eksik kalanların, söylenilmeyenlerin ifade edilerek psikodrama sahnesinde ifade edilmesidir.
Psikodrama eğitimine kimler katılabilir?
Psikodrama eğitimi çok sistematik bir eğitimdir. bizim sistemimizde lisansı psikoloji, psikolojik danışma, psikiyatrist olanlar ve psikiyatr hemşireliğinde doktora yapanlar bu eğitime katılabilirler. Bunun dışındaki alanlara kapalıdır.
Ayrıca psikodramanın; çocuk psikodraması, bireysel psikodrama, aile ağacı, endüstride psikodrama gibi alt alanları var. Ben şu anda bir holdingde sosyometrinin insan kaynaklarında yönetiminde kullanımı diye bir proje yürütüyorum.
Bir de psikodrama yaşantı grupları var. Buna herkes katılabilir. Kendini geliştirmek, tanımak, değişimini sağlamak isteyen ve kendisiyle yüzleşmeye cesareti olan herkes katılabilir.
Halk dilinde oldukça karıştırılan iki kavram: aile dizimi ve psikodrama yaşantı gruplarının farklarını söyler misiniz?
Aile dizimi bilimsel bir yöntem değildir. Spiritüel yaklaşımları, bağlanımları barındıran bir yöntemdir. Ancak psikodrama belli teknikleri, aşamaları olan bilimsel bir yöntemdir. Bu ikisinden bir arada söz etmek doğru değildir.
Psikodrama hayatımızı değiştirir mi?
Evet değiştirir, çünkü biz zaten sahnede pek çok şeyi değiştiriyoruz. Hayatın provasını yapıyoruz burada. Hayatta yapamadığımız, karşılaşmak istemediğimiz, kaçtığımız, acı duyduğumuz pek çok anın rollerine burada giriyoruz. Hayatta kaçıyoruz ama burada kaçamıyoruz. Yaşamda değiştirmek istediğimiz şeyleri burada cesaretlendirme noktasıdır psikodrama.
Aynı zamanda hızlı bir değişim sağlayan yöntemdir. Rol karmaşasını önleyerek rol repertuarımızı da genişletir. Yani psikodrama değişimin ta kendisidir.
Bireysel terapi ile psikodramanın farkları nelerdir?
Bireysel terapide kişiler, sözlerinin arkalarına saklanabilir ve kendilerini kapatıp kamufle edebilirler. Fakat psikodramada eylem ve beden vardır. Beden yanılmaz. Beden nasıl duruyor, ne yapıyor bunlara bakıyoruz. Biz psikodramada sadece sözleri değil bedeni de analiz ediyoruz. Uzaklık, yakınlık, duyguları bedenin neresinde hissediyor, bedeni nasıl tepki veriyor bunları kişi projekte ediyor. Bireysel terapide kişi, sadece kendi süreciyle uğraşırken; psikodramada başkalarının da sürecinin çalışılması kişinin kendi sürecini de işletir. Böylelikle psikoradama kişi şunu görür "bunu sadece ben yaşamıyorum, başkaları da yaşıyor." Bunun sonucunda grup birbirini hissetmeye ve birbirlerinin derinliklerine girmeye başlıyor. Başkalarının derinliği ile de kendi derinliğimizi keşfetmiş oluyoruz.
Psikodramada çok önemli bir kavram olan Tele'yi tanımlar mısınız? Tele ne demektir?
Tele: iki kişinin birbiriyle ilgili bir şeyleri hissetmesi sürecidir.
Empati ve aktarım tek yönlüdür ancak tele çift yönlüdür.
Psikodramaya katılamayan bireysel için kişisel gelişiminde neler tavsiye edersiniz?
Çeşitli bir çok yöntem olabilir kişisel gelişim için. Her yöntem herkese uygun değildir. Psikodramada en önemli noktalar; spontanite, yaratıcık ve sezgilerdir.
Ancak benim gördüğüm ülkemizde en önemli teknik psiko analiz ve psikodramadır. Bu 2 yöntemde kişi, kendi sürecinden de geçtiği için önemlidir.
Psikodrama ile kaderimizi değiştirebilir miyiz? Ve sizce kader nedir?
Kader bence, bilmek ile ilgilidir. Senin adına birinin karar vermesi değil, yaratıcının benim ne yapacağımı bilmesidir. Kendimizle, ilişkilerimizle ilgili pek çok şeyi keşfedebiliriz. Hayatta hiçbir şey tesadüf değildir.
Yani, kendi kaderimizi kendimiz yaratıyoruz diyebilir miyiz?
Kendi seçimlerimizi kendimiz yaratıyoruz. Seçtiğimiz için de bu kader oluyor. Bunu yaratıcı biliyor. Kader budur.
Seçim bir özgürlüktür. Bazı insanlar seçim yapamazlar. Seçim bir şeylerden vazgeçmektir, cesaret ister. Bir şeyden vazgeçemezsen seçim yapamazsın.
Seçim yapamayan insanlar kaderini nasıl belirler?
Seçim yapamayan insanlar, başkalarının kaderlerini yaşarlar.
Öyleyse hayat bir psikodrama sahnesidir hocam.
Evet, bu konuda seninle iyi anlaşıyoruz. Sen de bunu görüyorsun.
Hayat bir sahnedir. Bu sahnede acaba başkalarının senaryosunu mu oynuyoruz yoksa kendi yarattığımız senaryoyu mu oynuyoruz?
Biz psikodramada, kendi yarattığımız senaryoyu oynama cesareti veriyoruz, bu kadar basit.
İnsanların hayatına psikodrama ile bu kadar yıl dokundunuz? Bu nasıl bir duygu sizin için?
Her insan başka bir kitap, başka bir öğreti. O yüzden bu bir zenginliktir. İnsanların hayatına dokunurken kendi hayatınıza da dokunuyorsunuz. Kendi hayatınızdaki bağlantıları ve çağrışımları da buluyorsunuz.
Terapist, terapiyi yaparken aslında kendi keşiflerine de çıkıyor. Fakat bunun ayrımını karıştırmadan iyi bilmesi lazım. Kontrtransferans yapılmaması önemlidir.
Röportajın sonuna geldik, son olarak eklemek istedikleriniz var mıdır?
Yaşamı bir çizgi olarak değerlendiriyorum. Bir ucunda cesaret bir ucunda kaygı vardır. İkisi bir arada bulunmaz. İkisinden birini seçeriz. Ya kaygılı oluruz ya da cesaretli oluruz. Hepimizin cesaretli ve eylemin içinde olması dileğiyle…